Esra Yüksel

İnsanlara cevaplanamaz sorular sorma hakkını kim veriyor, sık sık merak ederim, ama sorgucular bunu asla idrak edemiyor olsa gerek: Beyinsizce sözler ettiklerini bilmeden ve yalnızca beyinsizlerin cevap vererek onlari tatmin edeceğinden habersiz, sorular soruyor ve cevaplar istiyorlar.
Sayfa 87 - İş bankası yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Mutluluk, derdim ben de Fabienne'e, insanın her gününü, dört gözle yarını, gelecek ayını, gelecek yılı beklemeden ve her gününü dün olmasına engel olmaya çalışarak durdurmaya uğraşmadan geçirmesidir.
Sayfa 76 - İş bankası yayınlarıKitabı okuyor
" Erkekler sokakta satılan kestaneler gibidir; aldığın zaman hepsi sıcaktır ve çok güzel kokarlar ama kabuğunu çıkarttığın anda anında soğurlar ve çoğunun çürük olduğunu fark edersin."
Sayfa 269 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan olarak ne acelemiz vardı şimdiki zamanda? Durup bakmayı, gerçekten görmeyi, dinlemeyi, okuduğumuzu anlamayı, sevmeyi ve sevilmeyi beceremiyor, her şeyi aceleye getirip duruyorduk.
Sayfa 349 - Martı yayınlarıKitabı okudu
Sevgili seçmek, terapist seçmeye benzer demişti. Kendimize sormamız lazım: Bana karşı dürüst davranacak biri mi, eleştiri dinleyebilecek, hata yaptığını kabul edebilecek ve imkansız olan için söz vermeyecek biri mi?
Sayfa 97 - domingo yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bence insanların arasında en kötüsü olduğunuzda, başkalarının içindeki en kötüyü bulmak bir tür hayatta kalma taktiğine dönüşüyordu. Kendi karanlığınızın gerçek rengini saklama ümidiyle yoğun bir şekilde insanların içindeki kötülüğe odaklanıyorsunuz.
Sayfa 5 - Ephesus yayınlarıKitabı okudu
Bu evrensel aptallık o kadar moral bozucu ki. İnsanlık katıksız bir kötü kalplilikten veya altı üstü pervasızlıktan intihar etseydi sanırım hayıflanmazdım. Ama kalın kafalılık yüzünden yıkıma sürüklenmenin utanç verici bir tarafı var. Böyle ölmen gerektikten sonra insan olmanın ne kıymeti var?
Sayfa 82 - ithaki yayınlarıKitabı okudu
Benliğinin en bulanık derinliklerinde asıl korktuğu şeyin yine terk edilmek değil, birini en iyi ikinci olmaya mahkum etmek olduğunu itiraf etmemişti.
Sayfa 230 - martı yayınlarıKitabı okudu
…dışımız serseri, içimiz kütüphane.
Sayfa 180 - ithaki yayınlarıKitabı okudu
Ve daha dün onca fakirliğime rağmen aslında ne kadar zengin olduğumu, zamanıma dilediğim gibi hükmettiğimi anladım ve bunun ne anlama geldiğini ilk o zaman apaçık kavradım: özgürlük.
Sayfa 88 - iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her aşık kalben bir deli, zihnen de bir ozandır.
Sayfa 74 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
İnanmak bir tür sihirdir. Bir şeyi gerçek yapabilir.
Sayfa 364 - Epsilon YayıneviKitabı okudu
Bizler, hepimiz hayatlarımızı halat çekme oyunundaki halat gibi yaşıyoruz. Bir yandan asla değiştiremeyeceğimiz geçmişimizin ağırlığı çekiyor, diğer yandan da bilinmeyenlerle dolu geleceğimiz. Şanslıysak dengeyi bulabiliyoruz. Ama şanssızsak iki uçtan birine doğru çekilerek yere seriliyoruz.
Sayfa 254 - yabancı yayınlarıKitabı okudu
Onlar birbirlerini okyanus sularının sahilleri sevdiği gibi sevdiler; her gün, azar azar birbirlerini aşındırarak. Onlar birbirlerini, güneş ışığının bitkileri büyütmesi gibi sevdiler; sıcaktan kavurup yaprakları sarartarak ve toprağı kurutarak. Birbirlerini, martıların bronz heykelleri sevmesi gibi sevdiler; durmadan etrafa pisleyip durarak.
Sayfa 40 - yabancı yayınlarıKitabı okudu
“Kahvelerini şekersiz içen insanları hiçbir zaman anlayamadım. Hayat yerince acı değil mi zaten?” Ben de bu yüzden şekersiz içiyorum. Hayat şekerle kaplı değil. Kahve neden öyle olsun ki?
Sayfa 37 - yabancı yayınlarıKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.