Yer yarılsa da içine girseydim! Hayat eğleniyordu benimlet Bir düşünün! O sıralarda insanlığın alınyazısını dert edinmiştim kendime. Toplumsal dönüşümlerle, devrimlerle ilgileniyor, derinliklerine belki kendi yazarlannın bile ulaşamadığı şeytanca bir bilgelikle yazılmış kitaplar okuyordum. Kendimi büyük bir eylemsel güç olarak hazırlama çabasındaydım. Ve satılık bir kadın, dovülmüş, kovulmuş, dünyada ne yeri, ne değeri olan mutsuz bir varlık beni bedeniyle ısıtıyor, daha ben ona yardım etmeyi düşünmeden o bana yardım ediyordu. Zaten düşünsem de ne gelirdi elimden? Ne yardımım dokunurdu ona?
Ah, bütün bunların ağır, anlamsız bir düş olmasını ne kadar isterdim.
Ama bu sözler okuduğum ve okumakta olduğum bir sürü parlak kitaptan daha çok etkiliyordu beni. Çünkü ölmekte olan bir insanın can çekişmesi en yetkin, en ustaca ölüm tasvirlerinden çok daha doğal ve etkileyicidir.