Oysa bir erkeğin her şeyi bilmesi, birçok alanlarda üstün derecelere yükselmesi, insanı tutkunun güçlerine, yaşamın inceliklerine alıştırması gerekmez miydi? Ama nerde, hiçbir şey öğretmiyordu bu adam, hiçbir şey bilmiyor, hiçbir şey arzulamıyordu.
Olduğum kişiye yalnızca senin tesirinle dönüştüğümü söylemiyorum tabii ki. Bu çok abartılmış olurdu (üstelik bu abartıya yatkın biriyim ben). Şu kolaylıkla mümkün: Senin etkinden büsbütün bağımsız büyüseydim bile, senin gönlüne uygun bir insan olamazdım.
"Neden bilmem, bir sıkıntı var içimde. Artık bıkkınlık geldi, sizi de bıktırdı dediğinize göre. İyi de, bu duygu nereden bulaştı bana, nereden buldum... sahiplendim ona"
Öyle kitaplar vardır ki, ya bir çırpıda bitirirsiniz ya da yokuşlu bir yola çıkış gibidir.Ama A Clockwork Orange
bu tezi çürütüyor.Çünkü kitabı okurken hem midenize kramplar giriyor.Hem de sonunu deli gibi merak ediyorsunuz.Çok rahatsız edici ve bir o kadar da etkileyici.Tamamen bir duygu karmaşası.Ama tam bir edebiyat harikası.Hadi güvenin şu Rennie'lerle ayakta kalan midenize ve okuyun şu kitabı.Az buçuk rahatsız olacaksınız ama sonunda gerçek bir kitap okumuş olacaksınız.
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992,4bin okunma