İnsanlar sizden hadleri olmayan şeyleri ister bazen ve her zaman da sarıp sarmalayacak üstünü bir gece gibi kapatacak haklı bahaneleri vardır.
Birikir kelimelerin, birikir sessizliğin. Dilinin ucuna gelenler dudaklarının birbirlerine olan sadakatini yenemez çoğu kez. Gözlerin anlatır belki anlasınlar diye bakarsın iki küçük sonsuzluğun açılan kapısına. Uzunca ve derince veya sadece kısaca, önemsemezcesine çünkü her cümle, her his uzun ve yoğun olamaz. Art arda sıralanmaz kelimelerin. Beklemek için yer yoktur dar kaldırımın ucundaki o durakta. Kelimelerin ulaşmak için o istekli hisleri bulamaz karşıdaki adaya. Tohumları ekilen çiçeğin filizlenmesini bekler gibi. Yağan yağmurun toprak tarafından emilmesini ve o özlemle beklenen tanıdık kokunun etrafa yayılmasını gözlemek gibi aşk yoktur toprakta, suda, havada ve gökte. Bu bekleyiş... güzeldir. Bekleyişin kendisi güzelliktir. Ama bazen olmaz işte. Bazen beklemek yetersiz gelir istenen sevgiye. Sevgi istenmemeli. Beklenilenlerle sürmemeli hayat.
Çünkü sen bekledikçe sevgiliyi o hep senden ayrı senden uzakta olacak.
Sevmeler ilk kendisiyle başlar kişinin. Bir ruhun sevildiği ve sevilmeyi beklenen parçaları arasında.
Söyleyemediği sözcüklerin ağırlığını kaldırmaya çalışan çocuk, suskunluğu kalbine doğrultulan bıçak…
౨ৎ