Aşk’ın o ilk an’ında miladi bir kesinlik doğar; mazi ile istikbal birbirine kavuşur. Yazık ki benim hayatım kaymıştı. Türkçe’ye hakimiyetimi bir anda yitirdim. Keş cazcının alkollü tükürüğüyle paslanmış trompe-tinki gibi bir sesle “Dü-ce-ç-b-ak-ta-se-b-o” diye inledim. [“Dünya cennete çok benziyor, aksi takdirde sen burada olmazdın” demeye çalışıyordum.]