Bir kayın ağacı her beş senede bir en
az 30,000 kayın meyvesi üretir (iklim değişikliği sebebiyle aynı miktarı artık her iki üç senede bir üretmektedir ancak bu gerçeği şimdilik bir kenara bırakalım). Bu ağaç, büyüdüğü yerde ne kadar ışık aldığına bağlı olarak, 80 ve 150 yaşları arasında bir dönemde cinsel olgunluğa erişir. 400 yaşına kadar ulaşabileceğini varsayarsak, en az 60 defa meyve verip, toplamda 1.8 milyon kayın meyvesi üretebilir. Bunlardan tam olarak yalnızca bir tanesi gelişip yetişkin bir ağaç olacaktır ki bu da, orman koşullarında büyük bir başarı oranıdır, lotoda 6 doğruyu bilmeye benzer. Diğer tüm ümitli embriyolar ya hayvanlar tarafından yenir ya da mantar veya bakteriler tarafından hazmedilip toprağa karışır.
Bilinçle kavradığımız ve yaptığımız şeylerin,bireysel gelişimimizle hiçbir ilgisi olmayan gizli kalmış duyusal izlenimlere
kıyasla hayatımız üzerindeki etkisi ne kadar az.
"Exactement! Bu pişmanlıklar beynimize her ne yapmışsa, orada -nasıl desem- ne çeşit nörokimyasal tepkime olmuşsa, aynı anda hem ölümü hem de yaşamı istemenin karmaşası bizi bir şekilde arada bırakmaya yetmiş olmalı."
hiç kimse bütünüyle zeki ya da tamamen aptal değildir. Aynı şekilde, hiç kimse her şeyiyle çekici ya da tamamıyla çirkin değildir. Oturduğunuz odanın yerlerine bakın şimdi. Mükemmel temizlikte mi? Her noktasında kir ve tozlar mı birikmiş? Ya da kısmen mi temiz? Bu evrende "mutlak" yoktur. Eğer yaşantınızı "mutlak"lık sınırlarına doğru zorlarsanız, sürekli bunalımda hissedersiniz; çünkü, algılarınız gerçeklerle örtüşmez. Kendinizi sonsuza kadar övgü almamaya mahkum edersiniz; çünkü, yaptığınız hiçbir şey abartılmış beklentilerinizi karşılayamaz. Bu algısal yanlışlığın teknik adı " kutupsal düşünme" dir. Her şeyi siyah-beyaz olarak görürsünüz ve griler yoktur.