Okumadan önce kitaba karşı oldukça ön yargı taşıyordum ancak okudukça kendimi nasıl kaptırdım fark edemedim bile. Çizimler ve anlatım çok güzeldi. Detay bilgiye boğmaksızın yazılan kitap herkesin anlayabileceği bir dilde. Karakter fazlalığı yok. Rahatlıkla okunabilir. Kısa sürede okumanızı tamamlayablirsiniz.
KavgamAdolf Hitler · Karşı Yayınları · 201010.8k okunma
Gözyaşı Konağı, yazarın okuduğum ilk kitabıydı. 1876 yılında gayrimeşru çocuğunu doğurmak için Büyükada'ya sürülen bir kadının hikayesini anlatan kitap, anlatım yönünden oldukça akıcıydı. Yazarın; hikaye1800lerde geçmesine rağmen sade anlatımı, osmanlıca sözcüklerden alıntı yapmaması, bölümlerin kısa parçalar halinde kitapta yer alması okunmayı kolaylaştıran etmenlerdi.
"Sen, sen sen niye böylesin! Niye tuhaf ve acayipsin! Sen niye bizden ve başkalarından, herkesten başka ve garip şeyler düşünüyorsun! Sen niye bu dünyaya ayak uyduramıyorsun!" cümlesi karakterin yalnızlığını, çaresizliğini, dışlanmışlığını, hayat mücadelesini iliklerime kadar bana hissettirmişti.
Kitapta hoşuma giden bir diğer kısım dönemin Fransız hayranlığını orantılı bir şekilde göstermesiydi. Tabiri caizse kadınlar arasındaki ego savaşını gözler önüne sermesiydi. Kadınların içlerinde kalan; toplum, aile yapısı ve mevcut imkanlar yüzünden yapılamayanlar bazen bir gözyaşının yüzdeki yansımasıyla bize anlatıldı.
İlginç konusu ve sade anlatımıyla Şebnem İşigüzel'in kaleminden Gözyaşı Konağı, sevdiğim kitaplar arasındaki yerini aldı. Siz de biraz olsun modern dünyanın bunaltısında kendinizi yalnız hissederseniz bu kitabı okuyabilir, sizi anlayan başka insanların da varolduğunu görebilirsiniz :)
Ufak bir not: Gözyaşı Konağı bir parça olsaydı bence "The Winter-Balmorhea" olurdu.. Sizce?