Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ömer Faruk

Evet arkadaş, birleşelim artık, diye bağırdı... Biliyor musun, hak yolunda her şeyi, içkiyi de, kızları da gözden çıkarırım ben. Tek bir aşk vardır benim gönlümde: Şu kentsoylu kerataları günün birinde yeryüzünden temizleme umudu!
Reklam
Ali Babacan 'ın Gini Katsayısı
Ekonomistlerce ve kamusal tartışmalarda gelir eşitsizlikleri konusunda sıkça kullanılan istatistiki ölçütler - Gini Endeksi - birbirinden çok farklı şeyleri, özellikle de emek ve sermaye eşitsizliklerini birbirine karıştırarak kullanan bileşimli endekslerdir. Bu nedenle farklı mekanizmaları ve çok sayıdaki eşitsizlik boyutunu birbirinden ayırmak da imkansız hale gelir.
Siyasi rızanın inşasını anlamak için siyasi anlamları kültürel kabuğundan sıyırmayı öğrenmemiz gerekir.
Sayfa 48

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tarihin keskin dönemeçlerinde birden parıldayan ışık loşluk içindeki tarihsel kişileri, onların kişiliklerinde ise o anın gereksindiği büyük ve güçlü akımları aydınlatır. Sinemada tarihsel anın çok özel koşullarıyla sanat ekiminin ortaya çıkışı arasındaki o büyüleyici buluşma ve derin nedensellik bağı kendisini belki de hiçbir zaman Sovyet Devrimi ile devrimci Rus sineması ve Savaş ertesi İtalya'sı ile Yeni-Gerçekçilik (Neo-realismo) arasındaki ilişki kadar açık olarak duyurmamıştır.
Jakobenlerin Haklar Deklarasyonu son maddesi
Hükümet vatandaşın haklarını ihlal ederse, halkın isyanı meş­ru olur, bu durumun ortaya çıkmasıyla halk isyanı en vazge­çilmez görev ve en kutsal haktır.
Sayfa 129
Reklam
Turgut da ilginçtir bak! Mehmet Sönmez benim İşçi Partisi'nden arkadaşımdı ve 12 Mart'tan sonra THKP-C 'de ilişki içinde olduğum ki­şi oydu. Mehmet'le konuşuyorduk; örgüttü, hücreydi, yeraltı direni­şiydi falan. . . "Bunun mesela bir şiiri olsa, elden ele dolaştırsak" dedik. Ben Turgut'la randevulaştım ve ona bunu söyleyecek oldum."Örgüt nerede?" diye yapıştı yakama. Ben de "Madem gizli bir iş yapıyorum, bunu ona söyleyemem" diye düşündüm. Konuşmayınca ben, bizimki fena halde sinirlendi, "Örgütü benden nasıl gizlersin ! "diye. . . Bir ara gitti, tabancasıyla geldi. "Bu benim beylik tabancamdır' dedi, "banka falan da soyacaksanız, ne idüğü belirsiz adamlarla bunu yapacağınıza benimle yapın. Nasılsa kimse benden şüphelenmez. . ."
Sayfa 81
Ne var ki Uyar'ın şiiri "hatırlamaya" başlı başına bir değer atfeden bir şiir değildi. Hatırlama, geçmişe gitme, ancak geleceğe açılmayla birlikte anlam taşı­mıştı Uyar için, o da sadece şiirin "Mesiyanik" bir devrimcilik anlayışını üstlendiği 1 965-75 döneminde. Yani geçmiş, ancak gelecekle döllendiğinde kurucu bir değer taşıyabilirdi. Gelecek kaybedildiğinde geçmişin de pek bir önemi kalmıyor, hatta rahatsız edici bir yüke, ödenemeyecek bir borca dönüşüyordu.
Sayfa 71
Bir söyleşiden:
Beni yazdığım şiiri yazmaya iten neden, çevremin değiştiğini görmemdi. Birdenbire kentleşen dünya, birdenbire karşılaştığım neon lambaları . . . beni artık Orhan Veli şiiri yazmak kurtaramıyordu.
Sayfa 43
Turgut Uyar'ın şiirinin gürültüyü, baş­ka sesi içerme yeteneği vardır. Kutsallığı mı yoktu, fazla mı estetik değildi, ama sokaktan gelen ses onu bozmuyordu.
Sayfa 34
Bir de böyle düşünmek lazım
Benim için iktidar kategorisinde hem şiddet içeren tahakküm ilişkileri hem de şiddet kullanmayan yönetim teknikleri yer alır. Tahakküm, bir iktidarın iktidarını uygulaması için en güvenilir araç değildir. Yalnızca tahakkümü kullanan bir iktidar, krizdeki bir iktidar demektir.
Sayfa 85
Reklam
Günümüzün en önemli felsefi ve toplumsal sorunu, bireyi devletten kurtarmaya çalışmak değil, kendimizi devletle ilintili olan bireyselleşmeden kurtarmaktır.
Sayfa 69
Freud bilginin kendilik üzerinde iktidar kurmamı­za yaradığını açıklamaya çalışırken, ben iktidarın kendilik bilgisini nasıl biçimlendirdiğini göstermeye çalışıyorum.
Sayfa 60
Her şeyi bilemeyiz; her şeyi bilmek özgürlükten değil, ancak özgür olmamaktan yola çıkınca mümkün olur. Her şey ancak ayrımların, dışlamaların, adaletsizliklerin zalimliği gibi bir zeminde bilinebilir.
Sayfa 58
Yunan-Roma edebiyatında arzu ile haz arasında neredeyse hiçbir ayrım yapmadıklarını görürsünüz. O dönemde arzu ve haz sanki birbirinden ayrılması imkansız bir oluşumdur. Sanı­yorum biz, arzu probleminin haz probleminden çok daha önemli olduğu bir medeniyetiz, belki de tek medeniyet.
Sayfa 45
Evet, metnin büyük bölümünde konuşan şey, yalnızca dildir.
Sayfa 38
771 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.