-“Bir şehri şehir yapan üç şey: Kanalizasyon, hamam, kütüphane..
Kanalizasyon şehrin kirini, hamam bedenin, kitaplar ruhların kirini temizler”
( Fatih Sultan Mehmet)
Zihin kuşkusuz çok gizemli bir organ, diye düşündüm, başımı camdan içeri çekerken, ona ne çok güveniriz ama hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Bedenimiz üzerinde belli nedenlerden doğan baskıların olması gibi, neden zihnimizde de ayrılmalar ve zıtlıklar olduğunu hissediyorum? 'Zihnin bütünlüğü' derken neyi kastediyoruz? diye düşündüm, çünlü zihnimizin herhangi bir anda, herhangi bir noktada yoğunlaşma gücü öylesine büyük ki, tek bir halde olamazmış gibi duruyor. ...
"Cesaret korkudan doğar, kesinlik kuşkudan. Rüyalar bir başka gerçekliğin olasılığını bildirir, sayıklamalardan bir başka mantık türü çıkar.
Uzun sözün kısası bizler, benliğimizi değiştirmek için harcadığımız çabaların toplamından ibaretiz. Kimlik denen şey müze vitrininde öylece duran seyirlik bir nesne değil, günlük yaşamın sürekli değişip şaşırtan çelişkilerinden oluşan birleşimdir.
Ben bu ele avuca sığmaz fikre inanıyorum. İnanmaya değer tek fikir buymuş gibi geliyor bana, çünkü insan denen o hem lanetli hem kutsal hayvanla ve dünyada yaşamak denen o çılgın serüvenle arasında büyük benzerlik var."
*çelişkilere övgü-2 metninden
"Farkındalığın özgürleştirici etkisi nasıl mümkün olabilir sorusuna verilebilecek cevaplardan biri şu fikirde yatıyor: İnsanın dünyadaki konumunun gücü onun gerçekliği kavrayış derecesine bağlıdır. Ne kadar az kavrıyorsa o kadar kafası karışır ve dolayısıyla kendini güvensiz hissedip sırtını putlara dayayarak güvenceyi onlarda bulur. Gerçekliği ne kadar çok kavrarsa kendi ayakları üzerinde o kadar sağlam durur ve kendi iç benliğini varoluşunun merkezi kılar. Gücünü toprak anaya dokunmaktan alan ve düşmanının onu ancak yeterince uzun süre havada tutarak öldürebildiği Antaios'a benzer insanoğlu."
Çevremizdekiler bizim davranışımızı anlamıyorlarsa anlamasınlar. Bizim sadece onların anlayabileceği davranışlar sergilememizi istemeleri, bize dayatmada bulunma çabalarıdır. Eğer bu onların gözünde "asosyal" veya "akılsız" olmak demekse bırakın öyle olsun. Onlar çoğunlukla bizim özgürlüğümüze ve kendimiz olma cesaretine içerlerler.
Kendini yok etme ve ızdırap çektirme duygularına sahip insanların kişiliklerinin diğer yüzünde derin ve yoğun korkular gözlenmektedir. Aslında bu korkular kişinin kendine zarar verici eğilimlerinin bir sonucudur.