Ademoğlu, ebediliğin hakikatini elde edemeyeceğini anladığında, toprak olmaktansa bir mezarın başında da olsa taş olmayı tercih ediyor. Yeter ki insanlar o taşı görsün ve varlığının farkına varsınlar.
Sevinçlerin ve üzüntülerin rüzgârıyla yıllarca dalgalanan göğsü şafakta ya da gün batımında durulup bir göle dönüşse bile, durgun suyun dibinden kalbi görünsün istiyor.