“ Aşk için hep savaşmalı, hep özen göstermeli. İki seni seviyorum, üç harikaydı.. yetmiyor. Her an üzerine titremeli. Hep vermek de aşk değil, hep almak da..”
Uzun süredir okumayı istediğim,
toplumda kalıplaştırdığımız olguları iki cinsiyet içinde farklı bir bakış açısıyla anlatarak düşündüren güzel bir kitap.
Kitapta hikaye üzerinden kadının düşüncelerini, isteklerini, sıkıntılarını, toplumda ve kariyer hayatında kazanmaya çalıştığı yeri bu yeri elde ederken ki insanların yargılayıcı sözleri ve “ahlak” adı altındaki yargılayıcı bakışlarını anlatan bir hikaye. Hikayede iki taraf içinde bilinçsizce ilerletilen olaylar sıklıkla karşımıza çıkıyor. Ana Kadın karakterin küçüklüğünden itibaren ona sunulan kalıplaşmış şekilde “Aile-kadın ahlakı- erkek egemenliği ” kavramlarının oluşturduğu düzenin aslında bir zorunluluk olmadığını kendi istek ve fikirlerininde önemli olduğunu fark etmesiyle ve sorgulamasıyla başlıyor. Açıkçası ana karakterin eleştirel bakış açısına bir çok konuda hak veriyorum ancak; bazı alanlarda da özgürlük adı altında yapılan yanlışlarda fazlasıyla göze çarpıyor. Yazım diline de gelecek olursak yazar konuyu düz, anlam karışıklığı olmadan sade bir yazım diliyle ele almış bence oldukça iyi, tavsiye ederim.
“Benim düşüncelerim, benim isteklerim, benim sıkıntılarım neler..bunları bir kez olsun, bir kez, yarım saniye düşündün mü? ”
-
“ Kararlı olmayı öğrenmelisin. Evet, karar verme ötekinden vazgeçmektir ama, vermelisin. Güçlü olmak için bu gerek. Yanlızca aşk yetmiyor. Karar vermeyi ve vazgeçmeyi bilmek gerek. Hadi artık git, benden vazgeç Mehmet..”