Senin el verse de yüreğin,
Pamuk şeker alacak parası olmadığı için
Park köşesinde ağlayan çocuk sesine,
Yahut vurulmasına çocukların sokak ortasında,
Benim el vermiyor azizim.
En büyük zenginliği çocuk ve çocuk sesi, bu dünyanın.
Sayfa 34 - Fikir Sanat ve Edebiyat dergisiKitabı okudu
Acı ve belirsizlikle dolu karanlık bir dönem. Aynı bedeni paylaşan hücreler gibi, dünyamızın travmasını hissetmemiz doğal. Bu yüzden, hissettiğiniz acıdan, öfkeden ya da korkudan korkmayın, çünkü bu tepkiler şefkatinizin derinliğinden ve tüm varlıklarla olan bağlantınızın gerçekliğinden yükselir.
Hani arada bir, bir şeyler yaparsın da içinden küçücük bir ses, "İşte bu. Tam da bu. Bunun için buradasın." der ya.. Kalbinde ılık bir parıltı hissedersin. Çünkü bilirsin doğru olduğunu. Onu daha fazla yap.
Oysa ben kendim aslında sadece yaşıyorum, yeşilleniyorum, çiçek açıyorum, soluyorum, hep aynı noktada duruyorum bir ağaç gibi ve bırakıyorum üzerimden sakince geçip gitsin insanların acıları ve neşeleri.
İşimiz her şeyi anlamak ya da kontrol etmek değil, hangi hikayenin içinde olduğumuzu ve dünyada çağrıda bulunan pek çok şeyden hangisinin bize çağrıda bulunduğunu öğrenmektir. İşimiz, sahip olduğumuz yaşamda tamamen canlı olmak, kendi hikayemizin görünmez ipliğini yakalamak ve nereye götürdüğünü takip etmektir.
Başınızı kaşıyacak kadar vaktiniz olmadığında, düşünceler zihninize üşüştüğünde, birileri sizi üzdüğünde, gelecek karanlık ve belirsiz göründüğünde bir anlığına bile olsa sadece yavaşlayın. Tüm dikkatinizi şu ana ve nefesinize getirin. Ne duyuyorsunuz? Ne hissediyorsunuz? Gökyüzü nasıl görünüyor? Sadece yavaşladığınzda her şey berraklaşır.
Hayatının ne kadarı bağ kurmaya hizmet etmekle geçiyor? Nasıl hissettiğini tarif ederek, kim olduğunu anlatarak, sanat yaparak, hikayeler anlatarak... Burada notlar karalayıp gezegenin öbür ucuna yollayarak ne kadar zaman geçiriyorsun? Nasıl yaşadığımıza bir bak.
Bazen kendi kendime konuşuyorum, bir bankta oturan dede gibi yanlız mı olacağım diye düşünüyorum. Galiba bu hayatta ne kadar fazla kalırsan o kadar fazla yaşamak, hemen hayatının bittiğini görürsende devam etmek istersin. Vücuduna giren nefesin verdiği his veya kalbinin atma sesini kendin duyman gibi, o duyguları ve hissi özlemek gibi, Bir insana değer vermek ve onun yaşamasını istemek gibi. Bir gün evlenmiş, her ev kadını gibi 2 çocuk yapmış aynı zaman da ev işi yaparak hayatını bitirmiş biri olmak istemiyorum. Belki sevilmeyebilirim, ama iyi bir dostumun yanım da olmasını istiyorum. Belki bir gün olur bu dediklerim ya yanlız kalırım ya da sevilirim ya da hayatımı klasikleştiririm.
Bir gün bu dünyadan gidersem birinin aklın da yer edinmek istiyorum. Nefret veya sevgi fark etmez, sadece bir göz yaşı sonrasın da unutulmak istemiyorum.