'Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı.
Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı
Adamın ayaklarının altında
Yıldızların yıldız olduğu vardı
Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.'
... Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum, Lo-li-ta; dilin ucu damaktan dişlere doğru üç basamaklık bir yol alır, üçüncüsünde gelir dişlere dayanır. Lo-li-ta.
-en sevdiğim kitaplardan birinin sözünü paylaştığım için mutluyum -
“Burada ağrıyan şey benden başkası değil, sadece bu kadarım ben, ateş gibi yanan şu ten parçasıyım sadece… şu bedenin altında kıvranan şey yalnızca, sadece o ait bana, benim hastalığım bu, benim ölümüm…”
Sen el kadar bir kadınsındır.
Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli,
Bazı ağaçlara kapı komşu,
Bazı çiçeklerin andırdığı.
İş bu kadarla bitse iyi,
Bir insan edinmişsindir kendine
Bir şarkı edinmişsindir, bir umut.
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
Saçlarınla beraber penceredeyken.
Besbelli arandığından haberli
Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
Sevgili.
-Balzamin-
-Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu, ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta.-
"Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda,
Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi.
Büyük bahçelerin küçük içinde,
Saksılardan birinde,
Gördüm de,
Uyurken uyandırılmış gibi,
Beni bir sardunya büyüttü belki.