Gül Yıldız

“Tanrı değişik istekler, zamanlar ve ülkeler için değişik dinler yapmıştır. Tüm öğretiler bir çok yoldan ibarettir, fakat bir yol hiç de Tanrı’ nın Kendisi değildir. Gerçekten de kişi Tanrı’ya, kendisini tüm kalbiyle adayarak yollardan herhangi birini izlerse ulaşabilir. … Kişi pastayı enlemesine de boylamasına da kremalayabilir. Her iki şekilde de tatlı olacaktır.”
Sayfa 376 - Thr Gospel of Sti Ramakrişna, New York, 1941, s. 559Kitabı okuyor
Reklam
… Fanatik, kendi kalbini temizlemek yerine dünyayı temizlemeye çalışır. Tanrı Devleti’nin yasaları ancak topluluğundakilere (kabile, kilise, ulus, sınıf ya da her neyse) uygulanırken, gelişmemiş, barbar, dinsiz “yerli’ ya da yabancı sayılılıp komşu konumunda olanlara (açık bir bilinçle ve gerçekten de dindarce bir hizmet duygusuyla) daimi bir kutsal savaş açılır.
Ahlakçının hiddetle, trajik şairin ise acıma ve yılgıyla dolacağı noktada, mitoloji, yaşamın bütününü devasa, dehşet verici bir İlahi Komedya’ya çeviriyor. Onun Olimposçu gülüşü hiç de hayalcı olmayıp yaşamın, Tanrı’nın, yaratıcı’ nın sertliği olarak kabul edebileceğimiz sertliğiyle serttir. Bu açıdan mitoloji trajik yaklaşımı bir bakıma histerik ve tek başına ahlâki yargıyı da dar görüşlü gösteriyor. Yine de sertlik, gördüğümüz her şeyin, acıdan etkilenmeden süregiden bir gücün refleksi olduğunun güvencesiyle dengeleniyor. Bu yüzden, zaman içinde doğup ölen bütün ben-merkezli, çatışan egolarda kendini bulan aşkın bir anonimliğin neşesine bulanmış öyküler, hem acımasız hem de korkusuzdur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
… Rahmin mezarından mezarın rahmine tam bir daire çizeriz:…
Gül Yıldız
Bir kitabı okumaya başladı
Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
Kahramanın Sonsuz YolculuğuJoseph Campbell
8.4/10 · 768 okunma
Reklam
368 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Vermek ve Almak
Vermek ve AlmakAdam Grant
8.1/10 · 124 okunma
Bazı ekonomistler ulusal zenginliği, insanlara ait kurumlar olarak adlandırdıkları şeylere bağlıyorlar: Yasalar, davranış kuralları, toplumlarımızda geçerli olan ilkeler, yönetimler ve ekonomiler giriyor bunların arasına. Vatandaşları üretime teşvik etmede, onların ulusal zenginliğin yaratılmasına katkıda bulunmaya yönlendirmekte insanlara ait bazı kurumlar özellikle etkilidir. Bazı başka kurumlar da insanları üretmekten caydırmakta özellikle etkili olur ve sonuçta ulusal yoksulluğu arttırmaya katkıda bulunurlar.
Sayfa 543Kitabı okudu
… Önemsiz geçici yerel nedenlerden dolayı küçük kültürel bir özellik oluşabilir, kökleşir ve bilimin öteki alanlarına kaos kuramının uygulanmasıyla ileri sürüldüğü gibi, toplumu çok daha önemli kültürel seçimlere önceden hazırlar. Tarihin gelişigüzel etkenleri arasında, tarihle ilgili bir öngörüde bulunmayı olanaksızlaştıran böyle kültürel süreçler vardır.
Sayfa 529Kitabı okudu
Kısacası Avrupalılar Afrika’yı sömürgeleştirdiyse bunun, beyaz ırkçıların sandığı gibi Avrupalı halkların Afrikalı haklardan farklı olmasıyla bir ilgisi yok. Daha çok coğrafi ve bio coğrafi raslantılarla ilgisi var -özellikle de kıtaların yüzölçümleri, eksenleri, yaban bitki ve hayvan türü takımları arasındaki farklılıklarla. Yani, Afrika ile Avrupa’nın tarihsel yörüngeleri arasındaki fark taşınmaz mal varlıkları arasındaki farkdan kaynaklanıyor.
Sayfa 481Kitabı okudu
Reklam
Aşağı yukarı 7500 yıl önce şefliklerin ortaya çıkması ile birlikte insanlar tarihte ilk kez, yabancılarla düzenli olarak karşılaşmayı ve onların nasıl öldürmeleri gerektiğini öğrenmek zorunda kaldılar.
Sayfa 324Kitabı okudu
… Merkezî yönetim ile örgütlü bir din sahibi olmayı en erken başaran toplumların torunları sonunda çağdaş dünyanın hâkimi oldular. Yönetim ile din bileşimi, mikroplar, yazı ve teknolojiyle birlikte tarihin genel seyrini belirleyen en yakın dört ana etmenden biri olarak işte böyle işlev gördü. Devlet ile din nasıl ortaya çıktı?
Sayfa 316Kitabı okudu
İnsanbilimci Claude Levi-Strauss’un dediği gibi,
Eski zamanlarda yazının en önemli işlevi “öteki insanları köle etmeyi”kolaylaştırmaktı. Yazının uzman olmayan kişilerce kişisel olarak kullanılması çok sonra, yazı sistemlerinin giderek basitleşmesi ve daha fazla anlatım gücü kazanması sonucunda oldu.
Sayfa 275Kitabı okudu
… Yine biz ateşlemeyi bir “hastalık belirtisi” olarak görmeye alışmışızdır, sanki hiçbir şey hiçbir işlevi olmadan kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyormuş gibi. Ama vücut sıcaklığımızın düzenlenmesi genlerimizin denetimindedir, rastgele olan bir şey değildir. Birkaç mikrop vardır, onlar ısıya vücudumuzdan daha duyarlıdır. Biz vücut sıcaklığımızı yükselterek kendimiz yanıp kül olmadan önce mikropları yakıp kül etmeye çalışırız.
Sayfa 233Kitabı okudu
Resim