Kitaba biraz endişeli başlayabilirsiniz. Bu endişeniz uzun sürmeyecek emin olun! Yine de belki bu önyargı olabilir, kitabın isminden ya da ilk iki üç sayfada göz korkutacak eski lisanın çok kullanılmasından kaynaklanabilir ama bir şans verdiğinizde içine bir girdiniz mi yuvarlanıveriyorsunuz hikayeye.
Hepsi birbirinden eski, orjinal karakterler sizi eski zamanlara, sokaklara ışınlıyor. Tarih kimilerine göre korkutucu gelebilir ama bu kitaptaki karakterler o kadar renkli motiflerle bezenmiş ki hepsine kucak açar buluyorsunuz kendinizi. Yazar bize nasıl yaşandığı belli belirsiz bilinen o zamanları tarif ederken çok canlı bir şekilde kaleme almış. Kâh o zamanlarda bir çocuk dünyasında, kâh katakulli çevirip kellesinden olmamaya çalışan bir cerrahın hayatına tanık oluyoruz.
Onun dünyasına aşina olmayanlar, rüya göremediği için üzülen bu oyunbaz çocuğun aslında alacalı düşler kadar renkli bir alemde yaşadığını nereden bilebilirlerdi?
Tanrı sen ne kadar güzelsin
bir hiç olarak
ormansın belki bilmiyorum
belki ormanda bir ağaçsın şuncacık
bir pazartesi günüsün
insanları dupduru edemeyen
bütün karayollarında ve demiryollarında
gider gelirim bütün dünyada
ama biliyorum Kırşehir'de mezarsın
bir kilisesin Kapadokya'da
sözgelimi yumurtada zarsın
ustasın sabahları yapmada
en katı yoklukları koyarak insanın içine
akşamüstlerinde biraz gaddarsın
sular ve zamanlar kararırken
ne yapalım
bari bağışlayalım birbirimizi
bir gün bir yerde şiiri gördüğümde
hayatı da birlikte
yalan söyleyemem
ya param yoksa diye düşünürüm
yani para satınalma gücü
ürkerim
örneğin yaşlı ağaçlar yaşlı deniz
yaşlı çınar yaşlı ben yaşlı çevre
bir uyum ya da başkaldırma
sonunda kalkar gideriz