Gül

Sanki gözlerimiz kadar varız ve her seferinde başka gözlere varmak için koşarız.
Reklam
Gözlerin habersiz olduğu gülüşler anlamsız kalır, bakışın desteklemediği sözler yalan gibi durur, gözlerin ilgi göstermediği düşünceler sönük ve önemsiz durur. Gözlerin konuştuğu dil her yerde aynıdır; herkes aynı şeyi anlar ve anlatır gözlerle. Dudağın söylemediğini anlatır, dilin dönmediğini ifade eder, kalbin sakladığını açık eyler.
"Ah, minel aşk!' Yani ki: 'Ah, aşktan (çektiğim]. "Ah!" ve 'Aşk'ın tek hecelik bir ünleme dökülebilirliği şairin imdadına yetişir. Sözü uzatmaya ihtiyaç duymaz ve der ki: "Aşk 'Ah!'tan ibarettir." Peki ya şair aşkın tarifini kolayca yüklediği 'Ah!'ın kendisini tarif etmeye kalksaydı neler der diz? Yani ağrıyı, sancıyı, sızıyı anlatmak için hangi nidayı seçerdi. Fazla yorulmayın, "Ah!'ı yine 'Ah!" anlatır. Öyleyse meşhur sözü başlıkta olduğu gibi yazmaklığımız münasip düser: Ah, minel ah! Yani ki: "Ah, ah'tan (çektiğim]"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Miami Üniversitesi Dokunma Araştırmaları Enstitüsü di rektörü Tiffany Field'in anlattıkları ise, dokunmanın, beşikten mezara kadar hayatımızın her evresinde onarıcı etkilerinin olduğunu açıkça ortaya koyuyor. "Sokaklarda görmeye alıştığımiz saldırganlıgın çoğunun temelinde, yeterince dokunulmamak var" diyor Field. Öğrenciler ve öğretmenler arasındaki sırtını sivazlamak, başını okşamak gibi temaslar azaldıkça, okullarda saldırgan davranışların arttığına dikkat çekiyor.
Duyular ve Ötesi: Dokunma duyusu
İnsan cildi kendinden umulmayan bir derinlik taşıyor açıkçası. Bu sırdandır ki, oğullar, babalarının omuzlarına 'babacan' bir dokunuşuyla hayatın sarp yolları için enerji toplar. Kızlar, analarının sarılışında söylenmemiş en tatlı sevgi sözlerini, dile gelmeyen en güzel tavsiyeleri duyarlar. Arkadaşlar musafaha ederek destek verirler birbirine. Hastasının nabzını tutan kadim hekimler, onun hem bedeninde, hem ruh ikliminde olup bitenleri el yordamıyla hissederler.Fiziksel temas, kimyasal ilaçlara, modern teşhis yöntemleri ne göre muğlak ama daha çabuk hissedilen ve izleri silinmeyen sihirli bir şeydir. Belki bunun için olsa gerek, tıp ne kadar modernleşse de, hasta-hekim ilişkisinin insan insana olan yanını asla terk etmiyor. Tababetin ilk ve ilk ve vazgeçilmez pratiği 'palpasyon' ve 'perküsyon,' yani dokunmanın teka leri her tip öğrencisine iyiden iyiye belletiliyor.
Reklam
Reklam
145 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.