Günay Abdullayeva

Sonuç olarak kimliğimiz yalnızca genlerimiz tarafından değil, aynı zamanda da yaşantımız tarafından biçimlendirilir.
Sayfa 436Kitabı okudu
Reklam
Eğer bir insan, abartılmış bazı davranışlar gösteriyorsa gerçekte o davranışların tam karşıtı duygular yaşamakta olduğunu da düşünmek gerekir. Bir insan diğer insanları ne denli çok sevdiğinden sürekli sözediyorsa, bunu neden ilan etme gereğini duyduğu sorusu da akla gelir. Çünkü insanları gerçekten seven biri, bunu sürekli dile getirme gereğini duymaz, sevgisini yaşantıya çevirir.
İnsanları sevebilmek, onlarla başedebilecek yöntem­leri geliştirebilmeyi gerektirir. Bununla kastedilen, karşı­mızda düşmanlar varmışçasına geliştirilecek savunma yön­temleri değil, kendimizi dürüst ve açık bir biçimde yaşa­yabilme yürekliliğini gösterebilmektir. Sinsice yaşanan duygular, insanların bize, bizim de onlara ulaşabilmemizi engeller. Çünkü onlar gerçek bizi değil, gösterdiğimiz yan­larımızı kabul ederler. Sonunda, kabul edilen gerçek ben­liğimiz olmadığından, kendimizi de kabul edilmiş hissede­neyiz!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ana-babalar bizleri ayrı birer varlık olarak görememiş olabilir, ama biz de onları kendimizden ayrı dünyaları olan varlıklar olarak göremediğimiz sürece gerçek anlamda yetişkinliğe ulaşmış sayılamayız.
İnsan ye­tişkin yaşamında ana-babasının kusurlarının izlerini taşısa bile bundan ötürü onları suçlamak kendisini de suçlu hissetmesine neden olur. Bu, yetişkin bir varlık olarak İnsanın kendi varoluş sorumluluğunu üstlenememiş ol­masının suçluluğudur.
Reklam
Reklam
133 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.