Ben geldim geleli açmadı gökler;
Ya ben bulutları anlamıyorum,
Ya bulutlar benden bir şeyler bekler.
Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum...
Ben geldim geleli açmadı gökler.
Çoktandır kafamı kurcalayan bir şey var. Niçin insanlar birbirine karşı açık yürekli davranmıyorlar? Neden en iyi insan bile karşısındakinden bir şeyler gizliyor, bütün düşündüklerini söylemiyor? Sözlerimizin yabana atılmadığını bildiğimiz zamanlar bile neden içimizden geçenleri olduğu gibi söylemiyoruz?
Nedense herkes olduğundan sert görünmek istiyor.
Duygularını hemen açığa vurursa altta kalacakmış, küçük düşürülecekmiş gibi bir korkuya kapılıyor.
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
Günaydın, güneşi sabaha küstüren gülüşün, gözleri kapalı susarak konuşanlar, beklemenin güzelliğini vuslata tercih eden sen, yarasına bakıp acısına şükreden bizler, günaydın.
Günaydın gözümün önünde hiç eskimeyen siluetin, ne çok özledim.
Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam da yok. Kimse için "en" değilim, "daha" değilim bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım.