Kısa ve öz, içinde farklı farklı 6 hikaye bulunuyor. Böyle kitapları pek sevmiyorum ama Tolstoy olunca okumak istedim.
İçeriğine gelince; “Sevgi, Tanrı’ya aittir ve insanın sevdiği ve bildiği her şeyin sahibi Tanrı’dır. Sevmeyen insan, Tanrı’yı bilmiyordur çünkü Tanrı, sevgidir.” alıntısıyla başlamış.
İnsanın kendisi ve çevresiyle kurduğu etkileşimi, dinî inanışın önemini, dinin temelinde “sevgi”nin yattığını söylüyor. Tolstoy’a göre insan kendisini sevmekle Tanrı sevgisine ulaşacaktır. Tanrı’ya ulaşmanın yolu bu saf ve katıksız “sevgi”dir.
Fakat Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım. Öyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor, tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım?
Yok.
Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size nasıl, kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan. Bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.