Hacer Üstünel

Hayat, ancak muhayyilemizin ve hafızamızın zayıflıklarıyla mümkündür.
Reklam
Günlerin azabı içinde ilerlememiz, bunların seyrini acılarımız dışında hiçbir şeyin durduramamasındandır; ötekilerin acıları bize, izah edilebilir ya da aşılması mümkün görünür: yeteri kadar irade, cesaret ya da zihin açıklıkları olmadığı için acı çektiklerine inanırız. Kendimizinki hariç her acı, bize meşru ya da gülünç derecesinde anlaşılır görünür; böylesi olmasa, duygularımızın değişkenliği içinde tek sabit şey matem olurdu. Fakat yalnızca kendimizin matemini tutarız....
Bilimkurgu yazarı Isaac Asimov bir zamanlar şöyle demişti: " Bilimde yeni keşifleri haber veren duyması en heyecan verici olan cümle 'Evreka' değil, 'Bu çok tuhaf'cümlesidir.

Reader Follow Recommendations

See All
Bu kitabın başlıca tezi tecavüzün öğrenilmiş bir davranış, bir normal sapma olduğudur;...
Benjamin Franklin' in dedigi gibi: "Herkes ayni biçimde düşünüyorsa, kimse düşünmüyor demektir."
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
Bence acıları başkalarına yaşatmamak için yaşıyoruz...
Sayfa 50 - DerinKitabı okudu
Geçtiğimiz yüzyılın bitişiyle birlikte, ruhsuz bir nöroloji ve bedensiz bir psikoloji biçiminde bir bölünme meydana geldi.
Sayfa 111Kitabı okudu
Beyinde de bir çeşit su terazisi mi var?
Sayfa 90 - Bay MacGregorKitabı okudu
Dostoyevski bir keresinde şöyle demişti:"Beni korkutan tek bir şey var: Acılarıma değmemek."
Reklam
"Kitaplar bazen karşımıza çıkmak için doğru zamanı bekler."
Sayfa 100 - A.J.Kitabı okudu
"Çocuklarınıza vergi nedir öğretin, dondurmalarının yüzde otuzunu siz yiyin!"
Sayfa 39 - IsabellaKitabı okudu
Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı zannederiz. Üstlerinde gün, ay ve yıl yazan sayısız kitap gördüm ben; gizli bir takvimi oluşturur her biri. Başkaları ise ödünç vermeden önce adlarını yazarlar ilk sayfaya, teslim edecekleri kişiyi defterlerine kaydedip bir de tarih atarlar yanına. Tıpkı kütüphanedekiler gibi damgalı kitaplar gördüm, yahut içlerine sahiplerinin kartları yerleştirilmiş olanlar. Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz.
...ne zaman ağrım olsa Anne lobelya ve takke çiçeğinden tentür yapardı. Tentür ağrımı hiç bir zaman azaltması, bir nebze bile. Bu yüzden de gerekli ve dokunulmaz bir şey olarak ağrıya saygı duymaya, hatta hürmet etmeye başlamıştım.
Sayfa 200 - TaraKitabı okudu
Talebe
Bizlere başkaları tarafından sunulan bir geleneğin, bizi nasıl şekillendirdiğinin ayırdına varmıştım. Yegane amacı başkalarını insan değilmiş gibi göstermek, canavarlaştırmak olan bir söyleme sesimizi ödünç verdiğimizi kavramaya başlamıştım.
Sayfa 198 - TaraKitabı okudu
32 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.