Hakan Can

Mesela, hortumlu sivrisinek dünyaya geldiği dakikada hanesinden çıkar; durmayarak insanın yüzüne hücum eder, uzun asâsıyla vurur, âb-ı hayat fışkırtır, içer. Hücumdan kaçmakta, erkân-ı harp gibi maharet gösterir. Acaba bu küçük, tecrübesiz, yeni dünyaya gelen mahluka bu sanatı ve bu fenn-i harbi ve su çıkarmak sanatını kim öğretmiş ve nereden öğrenmiş?
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
Mesela nasıl ki bir katre su, bir zerrecik cam parçası zatında ziyasız, ehemmiyetsiz iken, safi kalbiyle güneşe yüzünü çevirse o vakit o ehemmiyetsiz, ziyasız katre ve cam parçası, güneşin bir nevi arşı olup senin yüzüne de tebessüm eder. İşte bu misal gibi zerrat-ı mevcudat, cemal-i mutlak ve kemal-i mutlak sahibi olan Zat-ı Zülcelal'in isimlerine vazife-perverlik cihetinde âyine olmalarıyla, o katre ve zerrecik şişe gibi gayet aşağı bir dereceden gayet yüksek bir derece-i zuhura ve tenevvüre çıkıyorlar.
Sayfa 163Kitabı okudu
Evet, insanı dünyaya çağıran ve sevk eden esbab çoktur. Başta nefis ve hevası ve ihtiyacı ve havassı ve duyguları ve şeytanı ve dünyanın surî tatlılığı ve senin gibi kötü arkadaşları gibi çok dâîleri var. Halbuki bâki olan âhirete ve uzun hayat-ı ebediyeye davet eden azdır.
Sayfa 161Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İ'lem eyyühe'l-aziz! Kâinat bir şeceredir. Anâsır onun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. İnsanlar onun semereleridir. Bu semerelerden en ziyadar, nurlu, ahsen, ekrem, eşref, eltaf Seyyidü'l-enbiya ve'l-mürselîn, İmamü'l-müttakin, Habib-i Rabbü'l-âlemîn Hazret-i Muhammed'dir. Yer ve gökler devam ettikçe salâvatın en üstünü onun üzerine olsun.
Sayfa 203Kitabı okudu
İ'lem eyyühe'l-aziz! (Ey aziz kardeşim bil ki! Hayrat ve hasenatın hayatı niyet iledir. Fesadı da ucub, riya ve gösteriş iledir. Ve fıtrî olarak vicdanda şuur ile bizzat hissedilen vicdaniyatın esası, ikinci bir şuur ve niyet ile inkıta bulur. Nasıl ki amellerin hayatı niyet iledir. Onun gibi niyet bir cihetle fıtrî ahvalin ölümüdür. Mesela, tevazua niyet onu ifsad eder, tekebbüre niyet onu izale eder, feraha niyet onu uçurur, gam ve kedere niyet onu tahfif eder. Ve hâkeza kıyas et.
Sayfa 203Kitabı okudu
Reklam
Hülâsa: Ene, haddizatında bir hava, bir buhar gibi iken verilen ehemmiyete göre mayi haline gelir. Sonra ülfetle kalınlaşır. Sonra gaflet ve isyan ile öyle kalınlaşır ki sahibini yutar. Halkı, esbabı da kendisine kıyas ederek Hâlık'ın evamirine mübarezeye başlar.
Sayfa 203Kitabı okudu
Küçük âlemde yani insanda ene, büyük insanda yani kâinatta tabiata benziyor. İkisi de tağutlardandır.
Sayfa 203Kitabı okudu
İkinci vechi alan felsefe, enenin vücudunu aslî ve kendisini müstakil ve mâlik-i hakiki olduğunu zu'metmişlerdir. Vazifesi de yalnız hubb-u zatıyla tekemmül-ü hayattır. Ene'nin bu siyah yüzünden envaen şirkler, dalaletler çıkmıştır.
Sayfa 203Kitabı okudu
Eğer insan, benliğine mizan nazarıyla bakarsa kâinattan zihnine akıp gelen âfakî malûmatı kendi malûmatı ile tasarrufat ve sıfât-ı İlahiyeyi de kendi sıfâtıyla tasdik eder. Yine merciine iade eder.
Sayfa 202Kitabı okudu
"Ene"nin mahiyeti mevhumedir, rububiyeti hayalîdir. Vücudu bir şeye hâmil olamaz. Ancak mizanü'l-hararet gibi Vâcibü'l-vücud'un rububiyetine ait sıfât-ı mutlaka-i muhitayı bilmek için bir mizan vazifesini görüyor.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
Evet, her bir zîhayatta bulunan hıfzu'l-hayat hissi, vücudun ebedî bir bekaya ism-i Hay, Hafîz, Bâki'nin tecellisiyle incirar edeceğine delâlet eder.
Sayfa 195Kitabı okudu
Acaba imkân ve ihtimalden hariç midir ki âlemde görünen şu eşya-yı hârika daha garib, daha hârika ve daha mu'cize melekûtî, berzahî, misalî şeylere bazı numune ve bazı esaslar olmasın?
Sayfa 192Kitabı okudu
Ey hodgâm insan! Sineklerin binler hikmet-i hayatiyesinden başka, sana ait bu küçücük faidesine bak, sinek düşmanlığını bırak! Çünki gurbette, kimsesiz, yalnızlıkta sana ünsiyet verdiği gibi; gaflete dalıp fikrini dağıtmaktan seni ikaz eder. Ve latif vaziyeti ve abdest alması, yüzünü, gözünü temizlemesiyle, sana abdest ve namaz ve hareket ve nezafet gibi vazife-i insaniyeti ihtar eden ve ders veren sineği görüyorsun.
İhtiyarlık mevsimiyle dünyevî, güzel ve cazibedar şeyler üstünde fena ve zevalin damgasını ve acı manasını göstererek o insanı dünyadan ürkütüp o fâniye bedel, bir bâki matlubu arattırıyor.
Sayfa 216Kitabı okudu
Lâkin zîruhların en eşrefi ve şu bayramlarda kemiyet ve keyfiyet cihetiyle en ziyade istifade eden insan, dünyaya pek çok meftun ve müptela olduğu halde, dünyadan nefret ve âlem-i bekaya geçmek için eser-i rahmet olarak iştiyak-engiz bir halet verir. Kendi insaniyeti dalalette boğulmayan insan, o haletten istifade eder. Rahat-ı kalp ile gider.
Sayfa 216Kitabı okudu
3.932 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.
Resim