Her yerden, çatlayan yumurta sesleri geliyordu. Minicik Deniz kaplumbağalarının, altın sarısı sıcak kumlara karışıyor verdikleri mücadelenin sesi... Yeni yaşamlara merhaba sesleri minik deniz kaplumbağası kımıldandı, kabuğunu ittirdi, yumuşak yumurtası çatladı ve kumlar göründü. İçgüdüysen olarak biliyorduk ki şimdi cesur olma zamanıydı. Bunların üzerine çıktı ve ileri atıldı. yumuşak karnının altındaki kumlar sıcak ve kuruydu. Minik deniz kaplumbağası zorlukla ilerliyordu. Etrafındaki tüm kaplumbağalar da onun gibi acele ediyordu. Cesur ve hızlı olmalıydılar.
Keşke hemen yakında zeytinciler, ekmekçiler, çaycılar, helvacılar, tatlıcılar çarşısı da olsa... Tadına bakarken doyar insan. Sonra da fazla kaçıranlara sodacılar çarşısı...
Dedemin sinirden suratı kızarmıştı. Necati tam bir güvercini dişine götürürken elinden kapıp kafese geri koydu. Bir yandan da,"Fesuphanallah! Fesuphanallah..."diye söyleniyordu.
Karnımız iyice doymuştu. Öğretmenimiz bize güzel kokuların geldiği bir yere götürdü. Orasının aktarlar çarşısı olduğunu söyledi. Öğretmenim cümleleri üzerine Mert hemen yanıma geldi. Ağabey burada hep aktarlar mı var ?
Size burada Gaziantep için önemli olan birkaç kişiden söz edeceğim.Birincisi şu an anıtının önünde durduğumuz Şahin bey... Gerçek adı Mehmet Sait olan Şahin bey 1877'de doğmuş 1.Dünya Savaşı sırasında Arap cephelerinde savaşmış. Sonrasında kuvayımilliye'ye katılmış , Gaziantep'te savunmasında bulunmuş. 28 Mart 1920'de de şahit olmuş. Şimdi başka bir kahramanın atına gidiyoruz.