hiçteniçe

Akıllılar dünyasının bir kıyısında, sisli bir dağ başına çöreklenmiş, dünyayı kendimce anlamlandırmaya çalışan bir deliyim.
Reklam
Güncemin bir yerinde şöyle demişim: "Kıyamet günü, Yaratıcı'ya anlamlı ve onurlu bir hikâye anlatabilmeliyim". Anlam ve onur. Bütün savaşım bu ikisini, cinnet anlarında bile savunmak. Cinnet bir kıya metse, anlam ve onur arayışı kıyamette bile insanı terk etmiyor. "Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar/ ben yaşarken koptu tufan/ ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat/ her şeyi gör düm içim rahat/ gök yarıldı, çamura can verildi/ linç edilmem için artık bütün deliller elde" İsmet Özel'in ünlü şiiri "Celladima Gülümserken"de, bütün çağ rışımlarıyla kendi biyografimi buluyorum. Dönem dönem celladimi karşımda gören, ona gülümsemeye çalışan ben değil miyim? "Uçtum ama uçuşum/ radarlarla izlendi/ gayret ettim ve sövdüm/ bu da geçti polis kayıtlarına" Her büyük alt-üstlük anında gayret eden ve söven, her sövgüsü "polis kayıtlarına" geçen de benim. Polis, binbir korkuyla dolu çocuk luk dünyamın en dehşet verici ölüm simgesiydi. Altı yaşımda beni yasak bir oyun oynarken yakalayan annem, "Seni iki polis arasında idama giderken görüyorum" demişti. O günden bu yana, sık sık, bir polis devletinin darağaçlı gölgesi, dalga dalga üzerimden geçiyor. Her seferinde gayret edip sövüyorum. Sövmek korkuyu hep hafifletir ve bu bağlamda korkuya karşı en emin silahtır. Ama silah hep geri teper. O sövgü de "polis kayıtlarına" geçer. Ve bu, paranoyanın o ölümcül kısır döngüsü içinde kıyamete dek yinelenir.
Polyanna, Sana göre insan Profiterol yer gibi yaşamalı Bir çamur deryasının içinde Küçük beyaz mutluluk topları yakalamalı Bense vücuduma şiir saplıyorum durmadan Sen de bilirsin ya Allah Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana

Reader Follow Recommendations

See All
Pollyanna’ya Mektuplar Dilerim sen pötikareli gömlekler gibi neşeli, İri dişli iki mısır koçanı kadar Mutlu ve yan yanasındır. Belki bir gün beni ziyarete gelirsin Sana krem fıstıklı ekmek ikram ederim Artık çok mutlu olacağızlı ekmekler Süte ekmek doğrar ve Papara papara diye şarkı söyleriz Sen ruhumun misafir odasında uyursun, Süt ve gözyaşı lekeli yumuşak yer yatağında.
İçinde yaşadığınız toplumu değiştiremeyebilirsiniz ama bir­likte yaşadığınız topluluğu değiştirebilirsiniz. Dünyayı değiştire­meyebilirsiniz ama dünyanızı değiştirebilirsiniz. Kendinize yeni bir yaşam çevresi seçebilirsiniz. Her ruh kendine benzer ruhlarla dünyaya gönderilir. Onu bulması zaman alır ama kişinin çabası ölçüsünde bu süre kısalır. Sizin gibi düşünen, yaşayan, hisseden insanlar var. Onları bulmak için yollar da var. İnsanı istediğine götüren yolların sayısı, gökteki yıldızların sayısı kadardır. Siz yeter ki bu uğurda eyleme geçecek kadar çok isteyin!
Reklam
Reklam
100 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.