“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”
Bugünlere nasıl geldim diye geçmişe baktığımda çogu zaman zorluklarla geçtiğini farkettim.
Geçmişi kimse kesinlikle unutturamaz o bi gerçek, ama takıntılıda olmamak gerek.
hepsi cocukken ağladığımız olayları gülerek hatırlamak gibi olacak.
İyi hissettikce daha tebessümle bakacağız.
Geçmişi güzelleştirmek için bugünleri güzel yaşamalıyız.
Espirilerle , iyi insanlarla , mücadeleyle.
Günlerimiz güzel olsun.
Tebessümle
Bir kaç seminer ve ezberden ziyade farkındalık yaratan fikirlerden sonra insan iletişimine bakışım çok değisti.
Derdim insanlar nasıl bu kadar arkadaşlık edinebiliyor.
Fikrin uysa yaşantı uymadığı için bir olamıyorsun.
Yaşantısı uysa mizacı uymaz.
Anlaşılan o ki bugün arkadaşlık , dostluk , hatda sevgili bile sadece menfaat ve çıkarmalarımız üzerine kurulu bağlarımızdır.
Bu bağları sıkı tutmak için kimi zaman fedakar kimi zaman baskın olmak gerekir ve bunların yerini bildiğinizde , sosyal çevrede bir güc edinirsiniz. Bu güc sizi yansıtır.
Kendini tanı:
Ne yapacağınızı düşünürken yaptığınız tutumların sizinle özümser durması gerekir.
Kendini yönet:
Kararlı duruş ile Duygularını ve mantığını kontrol et
Cevreni tanı:
Cevrenin sendeki yerini iyi bil.
Cevreni yönet:
Cevrene karşı ne zaman nasıl tutum sergilemen gerektiğini bil.
İletişimdeki en büyük hata karşınızdakinin size yaptığı değil , kendinize yaptığınız hatadır.
Haksızlığa rağmen yürüdüğünüz yolda gerçekten kendinizi çiğnemeye değer birşey olduğunu çok iyi hesaplamalıyız.
Güzel düşünceler, umutlu insanlar , hayal kuran çocuklar ve güzel olan herşey .
İnsanların anlayışlı , empati yapabilen , güzel cümleler kurabilenlere ihtiyacı var.
Herşey benim başıma mı gelir diyip ipe gidende var, hırs yapıp şükür diyende , sabredip hamdolsun diyende.
Bakış açısı.