İlknur Demir

Eğer hiçbir şeye inanmasaydık ne kadar az olduğumuzu bilemezdik. Her şeye rağmen biz küçük insanlar da bir şeyiz. Hayal kurmamıza, düşlememize izin yok. İleriyi düşünmek yasak bize, bu da bizleri mutlu kılıyor ve her tür iş için kullanılabilir hale getiriyor.
Reklam
Emir veren yasalar, zorlayan baskı, bize yön ve yol gösteren değişmez kurallar, büyük olan onlar, biz öğrenciler değil. Zaten sadece ve sadece küçük, zavallı, bağımlı, kurallara sadık kalmakla yükümlü cüceler olduğumuzu hepimiz biliyoruz.
Anladığım kadarıyla biz gençleri eğitmek ve kalıba sokmak istiyorlar, bilimlerle kafamızı doldurmak değil. Bizi eğitiyorlar, kendi ruhlarımızı ve kendi bedenlerimizi tamamen tanımaya zorluyorlar. Zorlama ve yoksunluğun bile kendi başlarına eğitici olduğunu anlamamızı sağlıyorlar; çok basit ve bir o kadar da aptal alıştırmaların, bir sürü terim ve anlam öğrenmekten çok daha fazla erdem ve gerçek bilgi içerdiğini açıkça anlamamızı sağlıyorlar. Birbiri ardına birçok şey öğreniyoruz ve bir şey öğrendiğimizde o öğrendiğimiz şey de bize sahip oluyor. Biz ona sahip olmuyoruz, tam aksine kendi varlığımıza katmış gibi göründüğümüz şey bize hükmediyor. Kesin ve güvenilir bir azlığa alışmanın gayet iyi bir etki bırakacağı kafamıza iyice yerleştiriliyor, bu tam olarak sert görünenlerin koyduğu kurallara ve emirlere uymak, onlara sıkı sıkıya bağlanmak demek. Bizi aptallaştırmak istiyorlar, ya da en azından küçültmek.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Görüyor musunuz, dinin bugünlerde hiçbir anlamı yok. Uyku, sizin tüm o din' dediğiniz şeyden çok daha ruhani. İnsan uyuduğunda Tanrıya belki çok daha yakın.
"İnsanların yüzde doksan dokuzu ruhlarıyla bağlantıda değiller," dedi. "Benim için tarih bir çeşit bilinç kaybı:' Sonra da "Geri kalan her şey süs;' diye ekledi. "Önemli olan aşırılıktır. Yalnızca aşırı olan seni sorunla yüz yüze getirebilir "
Reklam
Biz öğrenciler dersleri gözlerimizi dahi kırpmadan, hareketsiz, dimdik izliyoruz. Öyle ki sanırım burnumuzu silmemiz bile yasak. Eller ders süresince diz üstünde duruyor ve görünmüyorlar. Eller, insan kibrinin ve açgözlülüğünün beş parmaklı kanıtıdır, bu yüzden de masa altında güzelce gizlenmelidirler.
Büyük şehir insanı eğitir, geliştirir. Bunu da örneklerle yapar. Hem de öyle kitapılardan alımmış yavan nutuklarla değil. Bunun uzmanlık gerektiren bir yanı yok. İnsanın hoşuna giden de bu, çünkü yığınlar halindeki bilginin yüceliği insanı yüreklendiriyor.
Bana öyle geliyor ki, gelecekte Peter gibi bir patronum, müdürüm ya da efendim olacak ve bu öyle rahatla- tıcı, öyle hoş bir şey ki. Çünkü böyle aptallar yükselmek, iyi yerlere gelmek, iyi yaşamak ve emir vermek için yaratılmışlar ve benim gibi yeterince zeki olanlar da sahip oldukları yetenekleri başkalarının hizmetinde geliştirmek, tüketmek durumundadır. Ben, ben alçak ve küçük bir şey olacağım. Bana bunu söyleten duygu mükemmel ve kesin bir gerçek. Aman Tanrım, buna rağmen yeterince yaşama gücüm var mi? Neler oluyor bana? Sık sık kendimden korktuğum oluyor ama bu uzun sürmüyor. Hayır, hayır, kendime güveniyorum. Ama bu da garip değil mi?
Aptalları çok seviyorum. Her şeyi anlıyormuş gibi davranan, bilgi ve espriyle donanmış, burnu büyük insanlardan nefret ediyorum. Uyanık ve tecrübeli insanlardan tarifsiz biçimde nefret ediyorum.
Her şeye yabancıydım, dolayısıyla her şeye düşmandım ve bunun yanında süzme salaktım. Bugün de salağım ama daha ince ve sevecen bir tarza sahip, başka türlü bir salak. Evet, bütün iş tarzda bitiyor.
Reklam
Haksız olan her zaman için haklı olanın sabrını zorlayacak kadar arsızdır. Haklı olan köpürür durur, haksız olansa her zaman kibirli, hoppa bir sükûnet içindedir.
Hainlik ve kötülük elbet bir gün son bulacaktır ancak iyi ve değerli olandan ders almak zor olduğu kadar caziptir de. Hayır beni günahlardan ziyade faziletler ilgilendiriyor.
Fikirler ve düşünceler, insan onlarla ne yapacağını bilmediği hissine kapılıyorsa, ne işe yarar ki?
Temelde herkes, ya da neredeyse herkes birbiriyle bağlantılı. Öylesine yanımdan geçenler bile benimle bağlantı içinde, burası kesin.
Hüzünlü bir etki bırakan bu insanları nasıl da seviyorum! Bu kardeşçe bir sevgi mi? Evet, olabilir.
Resim