İlknur Demir

Sabitlenmiş gönderi
Üçüncü Grup açılıyor. Aramıza katılmak ister misiniz?
Reklam
İlknur Demir

İlknur Demir

, started reading a book
Yakalanan Zaman
Yakalanan ZamanMarcel Proust
9.1/10 · 1,070 reads
328 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Şaka
ŞakaMilan Kundera
7.8/10 · 406 reads

Reader Follow Recommendations

See All
Bir insan yazgısının, çoğu zaman, ölümden çok önce sona erdiği; son anın, ölümle eşzamanlı olmadığı düşüncesine kaptırdım kendimi.
Çoğu insan kendini ikili bir inancın hayaline kaptırıyor: belleğin sürekliliğine ve eylemlerin, yanlışların günahların, yanılgıların onarılabileceğine inanıyorlar. Birincisi de ikincisi kadar sahte. Gerçek, bunun tam tersi: Her şey unutulacak ve hiçbir şey onarılmayacak. İster öç alma, ister bağışlama yoluyla olsun, onarım eylemi de unutulmya mahkûm. Kimse, yapılan yanlışları onaramayacak, ama tüm yanlışlar unutulacak
Reklam
İntikam gecikirse bir tuzağa dönüşür, kişisel bir dine, bir mite dönüşür; her gün biraz daha kendi aktörlerinden uzaklaşır, onlar intikam mitinde değişmeden kalır, ama gerçekte, (yürüyenyol durmadan yürüyor) onlar, o zamanki kişiler değil artık.
Bir kuşağın düşünce biçimine koyun sürüsü gibi boyun eğmek beni her zaman tiksindirmişti.
İnsanlık aşkıyla yanıp tutuşan insanlar olduğu gibi, buna karşı çıkanlar da vardır; aslında, insan ancak tekil olarak, bireyleri teker teker sevebilir; ben bu kanıdayım ve şunu da belirteyim ki, aşk için geçerli olan, nefret için de geçerlidir. İnsan denen her şeyde denge arayan bu yaratık, sırtına yüklenen kötülük yükünü, ancak nefretinin yüküyle denkleştirebilir. Ama, nefretinizi, ilkelerin, adaletsizliğin, bağnazlığın, barbarlığın soyut kavramları üzerinde yoğunlaştırın ve insanlıktan nefret etmeyi bir deneyin! Böylesi nefretler, insan gücünü gereğinden çok aşan, insanüstü nefretlerdir; ve bu yüzden insan, gücünün sınırlı olduğunu bildiği öfkesinden kurtulmak istiyorsa, onu ancak bir tek bireyin üzerinde yoğunlaştırma durumunda kalır.
Bu dünyada Tanrının olan her şey, şeytanın da olabilir.
Çünkü, hiçbir şeyin bağışlanmadığı, kurtuluşun olanaksız olduğu bir dünyada yaşamak, cehennemde yaşamaktan farksızdır. Cehennemde yaşıyorsunuz Ludvik. Size acıyorum.
Reklam
Eskiden, sosyalizmin, dini dışlayarak ya da dine karşı çıka- rak, Avrupalılar'ın akılcılık ve kuşkuculuk ağacında yeşerdiğini, başka türlü düşünülemeyeceğini ileri sürüyordunuz. Peki, hâlâ, maddenin öncelik taşıdığına inanmadan bir sosyalist toplumun kurulma olanağı olmadığını ciddi biçimde savunmak istiyor musunuz? Tanrıya inanan insanların fabrikaları devletleştiremeyeceklerine gerçekten emin misiniz?
Gerçek dinin, geçici iktidarların lütuflarına gereksinimi yok. Oysa, kötü niyetli dinsel kurumların, inancı güçlendirmekten başka bir koz yok ellerinde.
Kiliseler, işçi hareketinin, ezilmişlerin ve adaletin özlemini çekenlerin kabaran dalgası olduğunu anlamadılar. Onlarla birlikte ve onlar için, tanrının krallığını yeryüzünde kurma çabasına girişmediler. Zorbalarla işbirliği yaptılar ve böylece Tanrıyı işçi hareketinin elinden aldılar. Ve şimdi de onu Tanrısız olmakla suçluyorlar.
İnsanlar, ilkelerin tutsağıdırlar. Birisi onlara, böyle ya da şöyle olmak gerekir demiş, onlar da öyle olmaya çabalıyorlar, bu yüzden de, hiçbir zaman, ne daha önce kim olduklarını, ne de şimdi kim olduklarını öğrenemiyorlar.. Birden kimliklerini yitiriyorlar. İnsan, her şeyden önce, kendi olma cesaretini göstermeli.
Çünkü insanı yalnızlığa mahkûm eden, düşmanları değil dostlarıdır.
Aşk sürecinde belirleyici anlar her zaman dramatik olaylardan kaynaklanmaz; çoğu zaman, ilk bakışta tümüyle önemsiz gibi görünen koşullardan doğar.
2,206 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.