Bazen sadece ağlamak istersin . Odana çekilir dört duvar arasındaki sessiz çığlıkların içinde yiyip bitirirsin kendini ama akıllanmazsın bir daha ağlamak istesen yine aynı dört duvar arasına sığınırsın. Çünkü o dört duvar arasına adımını atar atmaz hiç çekinmeden yıllardan beridir içine atmış da birikmiş gibi birden patlarsın. Nefes alamayacak duruma gelirsin ama yinede devam edersin ağlamaya. Bir süre her yere karanlık çökmüş gibi göremez olursun. Kulaklarında bir uğultu ve o uğultunun altında hafif bir fısıldama. İnsanın tüylerini ürpertecek kadar yakın ama anlaşılması zor olacak kadar uzak bir fısıltı sakinleşmeni söylüyor gibi gelir bir an ne yaptığını şaşırır gibi kalırsın ortada çok uzun sürmeden daha şiddetli ağlamaya başlarsın. Nefesinin kesildiği an derinlerden gelen fısıltı birden dört duvar arasındaki bir yankıya dönüşür. Her şey üstüne üstüne geliyor gibi hissedersin. Çığlık atmak, bağırmak, rahatlamak istersin hatta seni her defasında yiyip bitiren duvarlara her şeyi itiraf edip kurtulmak istersin ama bunu yapacak gücü bulamazsın kendinde.