“Biliyor musun,bir saat önce rüya gördüm.Şekerleme yapmak için uzandım ve rüyamda seninle ben kitaplar konusunda hararetli bir tartışmaya giriştik Montag.Öfkeyle ayağa kalkıp bana alıntılar haykırdın.Her hamleyi sakince savuşturdum.”Güç,” dedim.Sen de Doktor Johnson’dan alıntı yaparak “Bilgi kaba kuvvetin üstesinden gelmeye yeter de artar bile!” dedin.Ben de ‘İyi ama Doktor Johnson,”Belirsizliği belirliliğe yeğleyen insan akıllı değildir de demişti,sevgili çocuğum,” dedim.Sen de alıntı yaptın:Gerçek açığa çıkacak,cinayet fazla gizlenmeyecek!” Ben de keyifle haykırdım:’Ah tanrım,sadece atından bahsediyor!’ Ve ‘Şeytan işine gelince Kitab-ı Mukaddes’ten alıntı yaparmış.’ Sen de “Bu çağda,bilgeliğin okulunda,gösterişli budalalar paçavralar içindeki azizlerden üstün tutuluyor!” Diye bağırdın.Ben de usulca ‘Fazla itiraz gerçeğin itibarını düşürür’ diye fısıldadım.Sen de “Cesetler katili görünce kanar!” Diye haykırdın.Ben de eline pat pat vurarak ‘Ne oldu,sana vinsan anjini mi bulaştırdım?’ Dedim.Sen de “Bilgi güçtür!” Ve “Bir devin omuzlarında oturan cüce,ikisi arasında en uzağı görendir!” Diye cıyakladın;ben de argümanımı nadide bir soğukkanlılıkla,’Bay Valery bir keresinde,”Bir metaforu kanıt,bir laf kalabalığı selini temel gerçekler pınarı,kendimizi de kâhin sanma aptallığına düşmek doğamızda vardır” demişti’ diyerek özetledim.”