Gitmek istiyordum gitme diyordun
Beni karanlığa itme diyordun
Eşkiya kalbime hükmediyordun
Herkesten farkındım sen bilmiyordunSen beni üzüyor incitiyordun
Ben sana kırgındım sen bilmiyordun
Kalbimi kırıyor acıtıyordun
Ben sana dargındım sen bilmiyordunSen benim uykumu kahreden korkum
Sen zehir zemberek sen zehir zakkum
Sen benim cezamdın ben sana mahkum
Ben sana sürgündüm sen bilmiyordunSen yangın çıkarır ben söndürürdüm
Sevmesem dünyanı ters döndürürdüm
Seni sürüm sürüm süründürürdüm
Ben senin korkundum sen bilmiyordunSen bana günahtın sen bana yasak
Helale uzaktı düştüğüm tuzak
Ben sana tutkundum ben sana tutsak
Ben sana sürgündüm sen bilmiyordunBir yavuz hırsızdın dikleniyordun
Sustukça sabrıma yükleniyordun
Sen hiç beklemiyor bekleniyordun
Ben sana yorgundum sen bilmiyordunSen benim uykumu kahreden korkum
Sen zehir zemberek sen zehir zakkum
Sen benim cezamdın ben sana mahkum
Ben sana sürgündüm sen bilmiyordun
Tanrı'nın, sevdiği kulların yaptığı tek bir yanlışı bile gözden kaçırmadığını ve sevdiği kulların, oyunun kurallarını bilmiyor muş gibi davranmalarına göz yummadığını bilir
Savaşçı, gerçekten güvenebileceği şeyi kur maya bakar. Şu üç şeyin her zaman kendisiyle birlikte olmasına dikkat eder: İnanç, umut ve sev gi.
Bu üç şeye sahipse, ilerlemekten korkmaz.
Işığın savaşçısı, John Bunyan'dan bir bölüm anımsar:
"Bütün yaşadıklarıma rağmen karşıma çıkan güçlüklerden pişman değilim, çünkü onlar beni ulaşmak istediğim yere getirdiler. Şimdi bu kılıç tan başka bir şeyim yok ve onu kendi hac yolculu ğuna devam etmek isteyen birine vermek istiyo rum. Çarpışmaların izlerini ve yaralarını bede nimde taşıyorum; onlar benim acılarımın tanık ları ve ele geçirdiklerimin ödülleri.
Bunlar bana Cennet'in kapılarını açacak olan değerli izler ve yaralar. Kahramanlık öyküleri dinlediğim günler oldu. Yaşamaya ihtiyaç duydu ğum için yaşadığım günler oldu. Ama şimdi bir savaşçı olduğum için yaşıyorum ve günün birinde uğruna bunca savaştığım O'nun yanında olabil mek için."
Işığın savaşçısı, bazı anların yinelendiğini bi- lir.
Aynı sorunların, aynı durumların durmadan karşısına çıktığını görür, bu durumların yinelen diğini görünce karamsarlığa kapılır, hayatta ba şarılı olamadığını düşünür.
"Bütün bunları daha önce de yaşadım," der yüreğine.
"Evet, sen bunları daha önce de yaşadın," der yüreği ona. ''Ama daha ötesine geçmedin."
O zaman savaşçı, bu yinelenen deneyimlerin bir tek amacı olduğunu anlar: öğrenmek isteme diği şeyi kendisine öğretmek.