Başarılı kimseleri değil, ahlaki bakımdan haklı kişileri ilgiye değer bulurum. Kendinden emin, hedefine yürürken başkalarına acı çektiren insanlara itibar etmem.
Etrafıma şöyle bir bakıyorum. Yoksulluk sefalet... Toplumun neredeyse her kesimini saran ırkçılık ve ayrımcılık, kulakları sağır eden savaş naraları... Kadın, çocuk ve hayvan düşmanlığı... Bitmiş bir hukuk, bitmiş bir medya, yalanın bini bir para... Ne olursa olsun yüzü kızarmayan, utanmayan, arlanmayan bunca kalifiye sahtekâr, usta hırsız... Kendi bekası için koca ülkeyi ateşe atmaktan geri durmayacağını defalarca gösteren muktedirler... Vatandaşına düşman hukuku uygulayan, mensup olduğu mezhep yüzünden savaşa yolladığı gencin cenazesine katılmaktan imtina edecek kadar yüreği nefretle taşlaşmış bir devlet... Dimağıyla, ruhuyla, vicdanıyla, tepeden tırnağa hızla tükenen, çürüyen, kokuşan bir memleket!
Tarihimizi bilmek, kendimizi bilmek demektir. İnsan kendini dosdoğru bilmedikçe doğru ve şerefli yolu da bulamaz. Çünkü geçmişte yürünen yollar yanlış bilinirse, o halde de, gelecekte de yanlış, tehlikeli istikametlere doğru gidilmiş olur.