Unutmayın ki biz zaten varız bu dünyadayız ve sadece bu yüzden bile çok değerliyiz. Özeliz, kendimizden başka bir "ben" daha yok bize.Belli bir hayat duruşumuz,kişiliğimiz, hayallerimiz var ve hepsi bize ait...Sadece bize...
Mutluluk- mutsuzluk, hayattan hoşnut olma çabası nefes aldığımız sürece sorguladığımız kavramlardır ki bu kavramları dış dünyamızda olup bitenler üzerinden sorgular ve anlamlandırmaya çalışırız.Dış dünyada olanlarsa bizim içdünyamızdaki olayları ve durumları değerlendirmemizle bir cevap bulur. Yani aslında olaylar dışarda "olur" ama biz içimizde onlara birtakım anlamlar yükleriz ve kendimizce cevaplandırmış oluruz. Bir anlamda dışarda olanlar içimize yansır ve hayatta peşine düştüğümüz soruları yanıtlamamız için gereken kapıları açarlar.
Squealer, pazar sabahları, ayağıyla tuttuğu uzun bir kağıt parçasından birtakım rakamlar okuyarak, çeşitli gıda maddelerinin üretiminin yüzde iki yüz, yüzde üç yüz, yüzde beş yüz arttığını açıklıyordu.Hayvanlar, ayaklanmadan önceki koşulları artık doğru dürüst anımsamadıklarından ,ona inanmamak için bir neden göremiyorlardı. Ama gene de, öyle günler oluyordu ki, daha az rakam dinleyip daha çok yemek yiyeceğimiz günleri ne zaman göreceğiz, diye düşünmeden edemiyorlardı.