Kerime Meriç Atalay

Yürüttüğüm araştırmalar sayesinde gördüm ki hastalığı, düşüncelerin değiştirilmesiyle düzelebilecek bir titreşim bozukluğu gibi değerlendirmek mümkün. Enerji asla yok olmuyor, ancak sürekli değişim hâlinde. Hepimiz kendi durumumuzu değiştirebiliriz. Yaydığımız her şey bize aynen geri dönüyor.
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
Korku kapını çaldığında kapıyı açma cesaretini gösterirsen arkasında kimsenin olmadığını görürsün.
Gelecek diye bir şey yok, Maëlle; tek gerçek şimdiki zaman! Hayallerini gerçekleştirip mutlu olmak istiyorsan sonrayı bekleme, düşünce biçimini şimdi değiştir. Önüne çıkan fırsatlara ve insanlara kucak aç. Hayat şimdiki anların toplamıdır. Boşa harcadığın her saniye, ziyan olmuş bir andır ve asla sana geri gelmeyecektir.

Reader Follow Recommendations

See All
Mutluluk kapında bekliyor ama içeri girebilmesi için kapını açman lazım.
Ne kadar ileriye gidebileceğimizi bilmenin tek bir yöntemi var: yola çıkmak ve yürümeye başlamak. -HENRI BERGSON
Reklam
Mutsuz olmak için harcadığın tek bir an sana geri gelmeyecek. Yaşamının ne zaman başladığını biliyorsun, ama ne zaman biteceğini bilmiyorsun. Yaşadığımız her saniye bize sunulmuş bir hediyedir ve onu ziyan etmememiz gerekir. Mutluluk şimdiki zamanda yaşanır.
Kimi zaman, kendi kendime, belki bütün gününü bir saniye bile beni düşünmeden geçiriyor diyordum. Kalktığını, kahvesini içtiğini, konuştuğunu, güldüğünü gözümün önüne getiriyordum, sanki ben yokmuşum gibi. Kendi saplantımla hiç uyuşmayan bu durum beni şaşkına çeviriyordu. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Gerçi sabahtan akşama dek aklımdan çıkmadığını öğrense o bile şaşırırdı.
Bana onun artık gelmeyeceğini söylemelerinden korkuyordum. Şaşmadan, "Ben de falcılara gidecek duruma geldim," diye düşünüyordum. Neden bu duruma gelmeyecektim, anlamıyordum.
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...
Sayfa 349Kitabı okudu
Sana yemin ediyorum. Her neredeysen gelip seni bulacağım. Eğer öldüysen, peşinden koşacağım. Ölümden sonra hayat yoksa da, sana kavuşmak için, onu yaratacağım.
Sayfa 331Kitabı okudu
Reklam
Kim seçiyor acaba, dedi içinden. Hangi hayalin gerçek olacağını? O hayali kuran mı, yoksa o hayali kurduran mı?
Sayfa 136Kitabı okudu
Eski Yunan’da insanlar Tiyatro izlerken arınırlardı, izleyeyicilerin her biri başka bir tragedya oyuncusu olarak hissederlerdi kendilerini.
Sayfa 152Kitabı okudu
İnsanlığın başına beladır milliyetçilik ve böyle bayrak dikmek kadar da kolaydır, ucuzdur. Kendini eşit görenler arasında daha vahimdir çatışmalar. Çünkü bu eşitler, birbirlerinin önüne geçme arzusundadır. Örneğin, İngilizler karşısında milliyetçilikleri kabarmayan Türklerle Yunanlar, birbirlerine horozlanmaya bayılır. Bu dikey ve yatay ilişki çift taraflıdır. İngilizler de Türkiye ve Yunanistan'ı "gelişmekte (ama hiçbir zaman da gelişmiş olmayacak) olan ülkeler" olarak görür. Nietzschegil bir efendi-köle ahlakı durumları.
Sayfa 111Kitabı okudu
Yunan mitolojisini bir dinsel sistem olarak düşünürsek, tanrıların, yarı tanrıların ya da tanrısal varlıkların toplamı olan bu panteonun, günümüzde dünyaya egemen olan Batılı anlamdaki bilim ve felsefenin doğuşunu sağladığını söyleyebiliriz. Her ne kadar Platon gibi filozoflar mitoloji yazarlarını hor görseler de sanatı, bilimi, felsefesiyle Yunan dünyasının İÖ altıncı yüzyıldan İS ikinci yüzyıla kadar yarattıklarında mitolojinin payı yadsınamaz. Bu mitoloji aradan geçen on dört yüzyıla rağmen varlığından bir şey kaybetmeden Rönesans ile birlikte sanat ve edebiyatta yeniden canlanarak günümüze kadar varlığını sürdürür.
1,222 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.