Kuran okudukları vakit seri bir şekilde okurlar. Öyle
ki içlerinden bazıları günde bir hatim yapar. Ne var ki Kur'an áyetleri dilleri üzerinde kayıp giderken, zihinleri dünya ile meşgul, kalpleri hayallerin peşinde koşar durur. Kur'ån'ın yasaklarını yasak belleyip, öğütlerini tutmak, emirlerini uygulayıp, çizdiği sınırları ihlal etmemek, aktardığı kıssalardan ibretler almak için åyetlerinin ihtiva ettiği mânâ üzerinde düşünemezler. Muhtevanın tadını almaya değil, okuyuştaki nağmelerin lezzetine varmaya çalışırlar. Bir kişi günde yüz defa Kur'an okusa, ancak onunla amel etmese Allah’ın cezâsına müstahak olur.
Bazılarının gerçekten güzel sesi vardır. Okur ve bun-
dan da zevk duyar. Ancak bu aldığı zevkin büyüsüne kapılarak, okuyuşuyla Allah'a (celle celalühü) yakardığını, O'nun kelâmina kulak verdiğini zanneder. Gerçekte bu böyle değildir. Onun aldığı tat sesiyle sınırlıdır. Zira Allah kelâminın tadına varsaydı, ne sesinin güzelliğine,ne okuyuşuna takılırdı. Allah kelâmının asıl tadı mânâsındadır, telaffuzunda değil.
İnsanın Aldanışı, İmam Gazali