Kör Kayıkçı

Kör Kayıkçı
@KorKayikci
Çok cinayet gördüm... birbirimizi öldürüyoruz... (Okuduğum kitapları kayda alıyorum)
2 Şubat
149 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Sadece o kadar!
“Nefes al Lila”, dedi kendi kendine; “Sadece lanet olası bir nefes al.”
Sayfa 12 - Orkinos YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Herkesin sığındığı aynı yer.
İçinde bir yerde, yüreğindeki soğuk boşluğa sığınıyordu.
Sayfa 11 - Orkinos YayınlarıKitabı okudu
Lila - Temmuz
…çalışanların öğle yemeğinden sonra işe geri döndüğü ama okulların kapılarından dışarıya hâlâ öğrencilerin çıktığı o tuhaf ve sessiz saatti.
Sayfa 9 - Orkinos YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu bir rüya, dedi kendi kendine ve sırtüstü suya uzanıp orada, dünya ile gökyüzü arasında asılı kaldı ve sadece bir süre gölün yüzeyinde durabildi.
Sayfa 8 - Orkinos YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Karşısında uzanan göl, gökyüzüne bakan mavi bir göz gibiydi. Ağır ağır sürüklenen bulutların yansımaları suyun yüzeyinde yer değiştiriyordu ve bunları izlerken görüntü, bir yaz günü sıcağının büyüsüyle beliren bir serap gibi titrek bir ışıkla parıldamaya başlıyordu. Gözlerini kırpıştırınca pus ortadan kalktı.
Sayfa 7 - Orkinos YayınlarıKitabı okudu
Matt için…
Göl, yeryüzündeki en güzel ve en anlamlı oluşumdur. Dünyanın gözüdür; içine bakan kişinin kendi ruhunun derinliğini ölçebildiği yerdir. Henry David Thoreau, Walden, 1854
Sayfa 5 - Orkinos YayınlarıKitabı okudu
giriş
O günlerden bu yana biz Batılılar büyük ölçüde, hattâ belki hiç farkında değil gibi göründüğümüz hayret verici bir kültürel-algısal değişimden geçtik. Günümüzde, tıbbî sağaltım uygulamalı bilimin bir biçimi olarak görülür, hokus pokus denilip kapı dışarı edilen, inanç yoluyla iyileştirmenin tam zıddıdır. Gereken değişiklik yapılır ve tıp mesleği sanal hastalığı gerçek hastalık olarak tanımlar, böylece numaradan hastalık kavramını ortadan kaldırır. Hastalık numarası melanom “kadar gerçek” bir hastalık olmuştur. Sahte sanat sahtekârlıktır. Sahte tanıklık yalancı tanıklıktır. Ama sahte hastalık hastalıktır, “tıpkı diğerleri gibi bir hastalık” denilerek resmen hükme bağlanan bir hastalık, yani “akıl hastalığı”dır. Bu politikanın –ekonomik, yasal, tıbbî, ahlakî, felsefi, politik ve sosyal– sonuçları ciddidir: Sahte engellilik, sahte hastalık, sahte doktorluk ve bunları yöneten, bunlara karar veren ve var olmalarını sağlayan bürokrasiler ve endüstriler modern Batı toplumlarının ulusal ekonomilerinin önemli bir parçasını oluşturur.
Aylak KitapKitabı okudu
giriş
Hastalık taklidi, ünlü komedisi Hastalık Hastası’nda Molière (1622-1673) tarafından unutulmaz şekilde tasvir edilmiştir. Molière’in yarattığı ve sonradan “hipokondriyak” olarak adlandırılan hastalık hastası, hasta olmayı isteyen ve başkaları, özellikle de doktorlar tarafından hasta muamelesi görmeyi isteyen biridir. Kendini hasta diye tanımlayan Argan’a iyi göründüğünü söylemek evinde kabalık olarak karşılanır. Molière’in hastası din ile tıbbı birbirine karıştırırak, tıbba dinin gizemlerini yansıtması bağlamında bir kutsallık atfeder; açıktır ki o günlerde böyle bir karışıklık komedi malzemesi sunması açısından çok zengindi.
Aylak KitapKitabı okudu
giriş
Psikopatolojinin İcadı Psikopatoloji: aklın patolojisi; akıl hastalığı bilimi. –Oxford English Dictionary Modern “kötü-davranış bilimleri” (terim Jacques Barzun’undur) pratiğine ve özellikle de psikiyatriye özgü olan ahlaksızlığı eleştirmeye, profesyonellik hayatımın büyük kısmını adadım. Özgü dedim, zira aldatma ve zorlama, akıl sağlığı mesleklerinin pratiğinin özünde vardır. Psikiyatrinin çekirdek kavramı, yani tıbbî hastalık olarak akıl hastalığı ile bu kavrayış üzerinde temellenen bir tıbbî uzmanlık olarak psikiyatri mesleği, hastalık numarasının tıbbîleştirilmesine dayanırlar.
Aylak KitapKitabı okudu
Reklam
Önsöz
Modern psikiyatriyi –onu destekleyen tarihsel kuvvetleri ve karmaşık ekonomik, yasal, politik ve toplumsal ilkelerle uygulamaları– anlamak için, genelde numara yapmanın ve özelde hasta ve engelli taklidi yapmanın epistemolojisi ve sosyolojisini anlamak gerekir. Sahte hastalıkların olduğu yerde, hastaymış gibi yapan sağlıklı insanlar ve onlara teşhis koyup tedavi eden aldatılmış veya sahtekâr doktorlar vardır. 1976’da, psikiyatrinin resmî tanımının akıl hastalıklarını teşhis ve tedavi olmasına karşı çıkarken, şu tanımı önermiştim: Psikiyatrinin konusu ne akıl ne de akıl hastalıklarıdır, ama yalanlardır ... [bu yalanlar] etkileşimdeki tarafların adlarından başlar, yani hasta olmadığı halde bir taraf “hasta” olarak ve herhangi bir hastalığı tedavi etmediği halde diğer taraf “terapist” olarak adlandırılır. Yalanlar, psikiyatri disiplininin asıl konusunu oluşturan aldatmacalarla devam eder – psikiyatrik “teşhisler,” “prognozlar,” “tedaviler,” ve “takipler.” Ve bunlar da, eski akıl hastalarını yaşamlarının geri kalanı boyunca gölge gibi takip eden yalanlarla sonuçlanır – “depresyon,” “şizofreni,” vs. denilen karalamalarla “hastanede tedavi” denilen hapsetmelerden oluşan tıbbî kayıtlar. Dolayısıyla, şayet psikiyatriye dürüst bir ad vermek istiyorsak, ona “psödoloji” veya yalanların ve yalan söylemenin bilimi ve sanatı dememiz gerekir. Bir karikatür mü? Evet. Ama konusunu doğru biçimde tasvir etme açısından bakarsak, iyi bir karikatür pohpohlayan bir portreden, hayır, aslında kendi kendini kandıran bir otoportreden daha doğrudur.
Aylak KitapKitabı okudu
Önsöz
Psikiyatri –burada bu terimi psikanalizi, psikolojiyi ve bütün akıl sağlığı mesleklerini içine alacak şekilde kullanıyorum– modern toplumların en önemli kurumlarından biridir ve “akıl hastalığının diğer hastalıklar gibi bir hastalık olduğu” şeklindeki postulat-önermeye sıkıca bağlıdır. Bu önerme bir yalandır. Temaruzu, yani hasta numarası yapmayı psikiyatrinin büyük sırrı kılan şey bu yalandır, zira temaruzun bir aldatmaca (ve sıklıkla da kendini aldatma) türü olduğu yönünde popüler bir anlayış doğarsa, psikiyatri yıkılır. Elinizdeki kitapta, ilk kez yarım asır önce ileri sürdüğüm tezimi daha da ayrıntılandırarak, böyle bir anlayışı ve gerektirdiği yapıcı yıkımı ilerletmeyi deniyorum. Tezim şu: Akıl hastalığı düşüncesi ve bir tıbbî uzmanlık olarak modern psikiyatri aygıtı, hasta numarası yapmanın başarıyla tıbbîleştirilmesine [medicalization], yani “akıl hastalıkları” adı verilen davranışların herkes tarafından gerçek tıbbî hastalıklar olarak algılanmasına dayanırlar.
Aylak KitapKitabı okudu
Önsöz
Doğa bilimi girişiminin dürüstlüğünün dayandığı şey, “bilimsel” diye nitelediğimiz etkinliklerle meşgul olan bireyler tarafından gerçeğin aranması ve gerçeğin söylenmesi ve bir de hatalı açıklamalarla yanlış “olgular”ı ifşa etme yönünde bilim topluluğunun verdiği taahhüttür. Tersine, hem dinlerin istikrarı hem de psikiyatri ile davranış bilimleri denilen şeylere duyulan ikame inançların istikrarı ise uygulayıcılarının yerleşik öğretiler ve kurumlara olan sadakatine, ve grup refahına zarar verdiği gerekçesiyle gerçeği söylemenin reddedilmesine dayanır, zira refahın varlığı bu redde bağlıdır. Doğanın “sırlar”ının açığa çıkarılmasına “keşif”, ama nüfuzlu kişi ve kurumların sırlarının açığa çıkarılmasına “ifşa” dememiz bu bağlamda açıklayıcıdır.
Aylak KitapKitabı okudu
Önsöz
İnsan “bilimleri” fizik bilimlerinden sadece farklı değil, birçok bakımdan onların zıddıdır. Doğa ne yalan ne doğru söyler, oysa insanlar alışkanlıkları üzere ikisini de yapar. Örneğin, işleri başka insanların sırlarını meydana çıkarmak olan dedektifler için aldatmacanın yararlı bir araç olmasının sebebi budur; görünürde işleri belli insan davranışlarını, özellikle de bazı insanların tehlikeli veya nahoş gördüğü davranışları açıklamak ve öngörmek olan psikiyatr, psikolog ve politikacılar gibi uzman addedilen kimseler için de aldatmacanın yararlı bir araç olmasının sebebi yine budur; ve bu uzmanların alışkanlıkla başkalarını ve kendilerini aldatmalarının da sebebi budur.
Aylak KitapKitabı okudu
Önsöz
“Gerçek kudretlidir ve hüküm sürecektir. Bunda hiçbir sorun yok, doğru olmaması hariç. –Mark Twain (1835-1910), Notebook (1898)” [Siyaset biliminde] gerçeği söylemenin yalan söylemekten daha kazançlı hale gelebileceğini düşünmek imkânsız. (–Antoine-Augustin Cournot (1801-1877), S. Andreski’nin Frengi, Püritanizm ve Cadı Avları: AIDS Hakkında Bir Öngörü İle Birlikte, Tıp ve Psikanalizin Işığı Altında Tarihsel Açıklama’sında alıntı olarak.) Bilim insanının işinin doğanın sırlarını açığa çıkarmak olduğu yönündeki yaygın inanç yanlıştır. Doğanın sırları yoktur, sadece kişilerin vardır. Sır tutmak eylemliliğe işaret eder, oysa doğada böyle bir özellik yoktur. Thomas Carlyle’ın (1795-1881) belirttiği gibi, “Doğada yalana yer yoktur.” Doğa ne yalan ne doğru söyler. Sırları yoktur: “Sır” dediğimiz şey, doğanın işleyişi hakkındaki bilgisizliğimize verdiğimiz addır. Doğanın eylemliliği olmadığından, işleyişinin büyük kısmı bilimin temel yöntemleri olan gözlem, akıl yürütme, deney, ölçme, hesaplama ve doğruyu söyleme yoluyla anlaşılabilir. Aldatmaca ve kehanetin, doğa olaylarını anlama yolunda ilerlememize hiçbir katkısı yoktur; aslında daha baştan anlamamızın önüne geçer ve engellerler.
Aylak KitapKitabı okudu
620 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.