Bir koca yanlızlık, bir zemheri!
Yüzüme baharlar kuşanıp sakladım.
Görüyordum güneşi görür gibi .
Bir kitap okur gibi okuyordum sizleri.
Ve en acısı bu idi .
Siz beni tanımazsınız.
Kimi korkak , kimi cesur , kimi aşık, kimi... Her biriniz başka tanır beni .
Her biri doğrudur.
Sizlerle ugraşmamak için hepsi ben oldum.
Kaybettim aslımı.
Hükmü yoktur.
insan ölüyorsa acıdan ölür bir gün
kendine bir daha uğrayamadığından,
koyduğu yerde durmayışındandır hayatın
hatanın dönüşsüz oluşundandır.
hiçbir aşk titremez sonsuza değin,
bütünlüğünü yitirişinden ölür bir mum
ve insan kanatlarından
ayrılır bir gün.
İçini dökemezsin diyordu , başımda dikilip. Kimseye anlatamazsın, anlatsanda anlamazlar diyordu. Bari büyüsünü bozma ! Hep bir şey söylüyorsun artık susma vaktin gelmedi mi ? dedim . Susarım susmam problem degil ama pişman olursun dedi. O susmadı ben dinlemedim. Anlattım... Anlatamadım yada anlamadılar . Birşey hep eksik kaldı . Büyüsü bozuldu gerçekten. Pişman oldum .
Hani dünyanın en iyi ressamı da çizse portrenizi birşey eksik kalır ' ruh '. Onu hiç bir maharetli parmak tasvir edemez . Ruhunu yitirdi yaşadıklarım . Oysa o ruh var olmak için ne sancılar çektirmiş, kaç geceyi uykusuz geçirmişti. Bir anlık rahatlama için deger mi ? Bunun bir fahişe ile birlikte olmaktan ne farkı var ? Diye düşünüyorken. Ben demiştim dedi. Ben söylemiştim olacakları dinlemedin . Zaten pişmanım üstüne tuz biber olma dedim . Artık duramazsın o kutu bir açılırsa bir daha kapatamazsın dedi . Bende bu dünyada imkansız hiç birşey yok dedim . Dudakların da alaycı bir gülümseme, yine ben demiştim diyeceğim dedi
Yalnızlık paylaşılmaz demiş deyen , halt yemiş.
Yanlızlığı bölüşürdük bir gece sofrasında , sigarayı katık edip. Sigara yanardı, ben yanardım.
Omuzlarına çarpardı hırçın başım, dalgalı saçım.
Fırtına soluyup meltem üflerdim.
Mumda alev, dalda yaprak , tende can titrerdi.
O Fırat! içi deli akıntılar , dışı sakin.
Düşmeyen bilmezdi .
Ne güzeldi, boğulmak.
Ne güzeldi ona soluksuz kanmak.