"Keşke hep böyle uzakta, bu kadar yalnız, kendisi olarak ve her şeyden uzak bilseydim"... O zaman bütün vicdan azaplarından, içini burgu gibi delen bir yığın hatıradan kırtulacaktı.
Nevroza yani acı çekmeye yaklaşımlar arasında iki önemli ayrım vardır:
1. Acı; var olan düzenin, yaşamın sürdürülmesini engeldir ve ortadan kaldırılması gerekir
2. Acının varlığı, var olan yapının aksadığını gösterir ve üzerine gidildiği takdirde, yeni bir düzenin, yaşamın yaratılmasına giden yolun başlangıcıdır.
Bir tek kusurla damgalandı mı insan
Başka değerleriyle bir melek olsa,
Bir insanın olabileceği kadar büyük olsa,
Yalnız o kusurundan ötürü
Düşer insanların gözünden.
Bir damla kötülük en soylu varlığı
Lekeler ve yıkar bile bazen
Kanı kaynadığı yaşta insanın,
Yürek ne yeminler ettirir dile, bilirim.
Bu alevler, kızım,çok parlar az ısıtır;
Daha tutuşurken sönüverir:
Ne parıltıları kalır ne sıcaklıkları.
Tatlı dillerine fazla saflıkla inanırsan
Kaptırırsan yüreğini, açarsan temiz koynunu
Taşkın heveslerine. Ophelia koru kendini.
(...)
Ölçülü kal sevdiğinde, kaptırma kendini
Arzunun belalı akışına
Hamlet'e boş övgülerine gelince...
Bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları
Bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü,
Açmış ama sürmez; tatlıdır ama solar gider,
Bir anlık güzel bir koku, hepsi o kadar.
Aziz Nesin, Türk aydınlarının onuruydu, Türk aydınlarının şanıydı bence. Çünkü Hepimizin düşündüğünü ama dile getirmekten çekindiğini ancak o söylerdi hiç korkmadan, açıkça.
Ahmet Haşim'in kişiliği bana ne kadar çekici geldiyse Yahya Kemal'inki de o kadar itici geldi. Yahya Kemal usta bir şair ama küçük bir insandı. Onu tanımadan yalnız şiirlerini okuyanlara gıpta ediyorum. Ne yazık ki ben yakından tanıdım onu.