Phospholytte

Phospholytte
@LaklakKedi
Cinsiyetçi ve homofobikler uzak durun Vegan feminist lezbiyen
Sihirli yaratıkların düzenlenmesi ve denetlenmesi dairesi
219 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
“Hayvanlara bağımlı olan toplumlarda kadın­lar genellikle yaratıcı gücün kaynağı olarak resmedilmez.” Ek olarak, “Daha büyük hayvanların avlandığı yerlerde, babalar daha mesafeli olur, yani çocuklarla sıkça ya da düzenli olarak yakınlık kurmazlar
Reklam
Erkekler kadınlardan daha iyi avcıydı ama bunun tek sebebi kadın­ların et dışındaki yiyeceklerle de oldukça iyi yaşayabileceklerini fark etmiş olmalarıydı.
Sophie oturup dikiş dikmekle geçen ayların kendisini yaşlı bir kadına ya da yarı özürlüye dönüştürdüğünü hissetti. Şalına sarılarak evlerin dibinden yürümeye başladı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sophie dinlerken hüzünlendi. İlginç şeyler oluyordu, ama daima başkalarına oluyordu.
Ama Anne, gerçek hayatta insanın kalbinin kırılması, kitaplarda okuduğumuz kadar korkunç bir şey değildir.
Reklam
En sevmediğim
Saygın, adil, dürüst biri olan ustabaşı, sadece vermeye dayalı, ama anlamaya ve bağışlamaya kapalı bir merhamet anlayışına sahipti.
Hayatın en yüce mutluluğu kişinin sevildiğine, kendisi olduğu için hatta kendisine rağmen sevildiğine inanmasıdır.
Burada küçük bir parantez açalım. Bu kitabın yazarı ceza yasası ve yasa tarafından lanetlenme üzerine yaptığı araştırmalarda, ekmek çalmanın bir kaderin felaketinin başlangıç noktası olduğuna ikinci kez rastladı. Claude Gueux bir ekmek çalmıştı; Jean Valjean bir ekmek çalmıştı; bir Ingiliz istatistiğine göre, Londra'da yapılan beş hırsızlıktan dördünün nedeni açlıktı. Cezaevine ağlayarak ve titreyerek Biren Jean Valjean oradan duygularını kaybetmiş bir adam olarak çıktı. Oraya umudunu kaybetmiş bir halde girmiş ve oradan karamsar bir ruh haliyle ayrılmıştı.
Soyutlamanın ve karmaşık düşüncelerin, dogmanın biraz üzerinde yer alan olağanüstü derinliklerine dalan dâhiler Tanrı'ya kendi düşüncelerini önerirler. Duaları cüretkâr bir tartışmaya çağrı anlamına gelir. Hayranlıkları sorgulayıcıdır. Bu iş endişe ve sorumlukla dolu bir dinin dik bayırlarını tırmanmaktır. Insan düşüncesinin sınırı yoktur. Riskleri ve tehlikeleri göze alarak gözlerini kamaştıranı derinlemesine inceler.
Boş zamanı pek olmayan hayatının azıcık boş zamanını gündüzleri bahçıvanlığa, geceleri karanlık gökyüzünü izleyerek düşüncelere dalmaya ayıran bu ihtiyarcığa daha fazla ne gerekiyordu? Tavanında gökyüzünün yer aldığı bu küçük bahçe Tanrı'nın en zarif, en yüce yapıtlarını hayranlıkla seyretmesi için yeterince büyük değil miydi? Gerçekten de, her şey oradaydı ve bundan başka ne istenebilirdi? Gezinmek için küçük bir bahçe ve düşlere dalmak için sonsuzluk. Ayaklarının altında ekip biçebileceği bir toprak, başını üzerinde inceleyebileceği ve üzerinde düşünebileceği sonsuzluk; yerde birkaç çiçek ve gökte tüm yıldızlar.
Reklam
Böylece hayatın kimi zaman nasıl başkalarının iradesine göre yön aldığının göstergesi olan kadim şarkı Buck'ın sesinde dalgalanıyor ve Buck gerçek benliğini buluyordu
Başı ağrıyordu ve ne yazık ki cesareti kırılmıştı. Çok fena bir olay yaşamadığından cesaretinin kırılması için elle tutulur bir sebebi yoktu ama çok yorulmuştu ve öğretmeyi sevmeyi asla öğrenemeyeceğini düşünüyordu. Her gün sevmediği bir işi yapmak ne kadar da fena bir şey olurdu. Hem de kırk yıl boyunca... Hemen oracıkta oturup ağlamaya başlamak ya da eve, beyaz odasına varana kadar beklemek arasında ikilemde kalmıştı.
Mutsuz bir şekilde çite gözlerini dikti. Ken dini hiç bu kadar yalnız hissetmemişti. Harry, Hogwarts'taki her şeyden fazla, hatta Quidditch oynamaktan bile daha fazla, en iyi arkadaşları Ron Weasley ile Hermione Granger'ı özlüyordu. Ancak arkadaşları onu hiç özlemiyormuş gibiydi. Her ikisi de ona yaz boyunca yazmamışlardı, üstelik de Ron, Harry'ye onu evlerinde kalmaya davet edeceğini söylediği halde.
Annem derhal başka bir anaokuluna gönderilme fikrini ortaya attı. Babamla ikisi işteyken benim evde yalnız kalmamı istemiyordu. Nedense evdeki tüm ilaçları yutup kendimi öldüreceğim gibi tuhaf bir düşünceye kapılmıştı. Oysa kim böyle bir salaklık yapar ki? Kendini camdan aşağı atmak varken.
Bu yaşama sevincinden nasip et yarabbim
"Bu akşam erguvani bir rüya gibi değil mi Diana? Hayatta olduğum için beni çok mutlu hissettiriyor. Sabahları her zaman sabahların en güzel olduğunu düşünüyorum; ama akşam vakti geldiğinde, akşamların daha güzel olduğunu düşünüyorum.
666 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.