Evet, Hâlık-ı Vâhid kabul edilmediği takdirde, kâinatın zerrat ve mürekkebatı (bir bütünü oluşturan parçalar; bileşikler) adedince sonsuz ilâhların kabulüne mecburiyet hasıl olur. Ve aynı zamanda, herbir ilâhın şu kâinatı halk etmeye kàdir olması lâzımdır. Çünkü, zîhayatın her bir cüz'îsi, canlıların küllüne yani tamamına bir fihristedir. Cüz'îyi halk eden, küllîyi de halk etmeye kàdir olmalıdır.