Başlarda okurken biraz sıkılmıştım kitabı yarım bırakmayı sevmediğim için devam ettim iyi ki ettim sonradan beni öylesine saran bir kitap oldu ki kitaba üzüldüm sinirlendim şaşırdım bir ara mutlu oldum zaten orada kitap bitti :(
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi...
Ali Lidar'ın benzersiz eserlerinden okurken her kitabında olduğu gibi bu kitaptanda keyif aldım hızlıca bitirdim diğer kitabını sabırsızlıkla bekliyorum
Tahir olmak da ayıp değil,
Zühre olmak da..
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş,Tahirle Zühre olabilmekte,
yani yürekte..
Meselâ,bir barikatta dövüşerek
meselâ,kuzey kutbunu keşfe giderken,
meselâ denerken damarlarında bir serumu,
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil,Zühre olmak da..
Hattâ sevda yüzünden,ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin,
ama o bunun farkında değildir.
Ayrılmak istemezsin dünyadan,
ama o senden ayrılacak.
Yani sen elmayı seviyorsun diye,
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi,artık
yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden?
Tahir olmak da ayıp değil,Zühre olmak da..
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil..
Kal sen gittiğin yerde geri dönmek dediğin unutulan bir ağrıyı hatırlamak gibidir
hadi tekrar git usulca tenin tenime değmesin
her şey değişmiş bak işte her şey değişmiş her şey değişmemiş bir tek şey, sen güzelsin ben çirkin
Yine geçti kış baharsız bir yaza hazırlıksız yakalandık olsun
Zaten neye ne kadar hazır olabilir ki insan
Size de komik gelmiyor mu ölümün olduğu yerde zaman
Kitaplar, bir zamanlar bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler.
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu