Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cesare Borgia

Cesare Borgia
@Legacys
İnsan her zaman isyan halindedir, baskıya karşı isyan halindedir ve artık baskı olmasa bile…
Reklam
Her şeyden çok kendisine nasıl bir yaşam yolu çizeceği düşüncesiyle uğraşıyordu.
Sayfa 80 - Evrensel Basım
senden uzaklara götürüyorum ey umarsız umutların cilvesi diri diri gömeyim diye bir daha olmasın seninle buluşma hevesi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hiç hayal gücü yokmuş bu insanların.
Sayfa 122 - Can
Bu eksik sana değil, bana ait. Bende inanmak noksanmış. Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
Reklam
Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz.
Tüm filozofların ortak bir yanılgısı vardır. İşe bugünkü insandan başlayarak, onu inceleyince amacını anlayabileceklerini düşünürler.
16 ağustos 1838. Sadrazam Reşid Paşa, yalan arkadaşı İngiliz Elçisi Lord Stratford Canning'le -bugün İÜ. Sosyal Tesisi olarak kullanılan İstinye’deki yalısında- Osmanlı-İngiltere Ticaret Antlaşmasını imzaladı. Benzer antlaşma aynı yıl Avrupa'nın öteki devletleriyle de yapıldı. Bu ticari antlaşmalarla, Osmanlı devleti dış ticaretteki tekel düzenini yıktı; ithalat önündeki -başta vergiler olmak üzere-tüm engelleri kaldırdı. Özetle, Osmanlı pazarı, ucuz ithal mallar cenneti yapıldı. Bu antlaşmalarla Osmanlı pazarına yabancı sermaye, yabancı bankalar ve borsa geldi. Dönemin bugünden pek farkı yoktu; Midhat Paşa ve Namık Kemal gibi münevverler bile borsada oynamaya başladılar. Öyle ya bir koyup üç kazanacaklardı! Tabii hep kaybettiler, tıpkı Osmanlı Devleti gibi...
Sayfa 38 - Doğan Kitap
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki herkes sanata bir tür özyaşamöyküsü gözüyle bakıyor. Soyut güzellik duyusunu yitirmişiz.
Değil mi ki insan ölecekti, öyleyse bunun ne zaman ve nasıl olacağı pek önemli değildi.
Reklam
İnsan bilmediği şeyler üzerinde hep olmadık düşüncelere varır.
Umut, bir yolun dönemecinde, var hızla koşarken, birden yetişen bir kurşunla yere serilivermekti.
Dinliyordum. Bana zeki dediklerini duyuyordum. Yalnız şunu anlamıyordum: herhangi bir kimsedeki erdemler, nasıl oluyordu da bir suçlu aleyhine ezici bir kanıt olabiliyordu.
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.