Lionel Luthor

Lionel Luthor
@Lelevun
Halil the architect
Kadıköy
25 Eylül
4 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
On altı
Şöyle derler bizim burada, belki bilirsin: Resmi kararlar, genç kızlar gibi ürkek olur.
Sayfa 213 - Erasmus Yayınları
Reklam
ÖLÜM HİÇBİR ZAMAN GÖNDERİLMEMİŞ BİR MEKTUPTUR
Pullardan doğan bilgi, sözcüklerden, bozukluklardan, puştlardan, kodeslerden, mevsimlerden, tatlı ihtirastan, gülme gazından, altın hareli tarihten, deniz fotoğraflarından, aydınlık pencerelerdeki göksel yankıdan tek göz kara bir bulutta ve bir Türk otobüsünün camından görünen kum düzlükte ki yalnız akbabadan Bu bir hile olmalı. Elde var iki mücevher, biri Şiir biri Hayır düş gördüğümüzü kanıtlıyor, ve aklın uzun kılıcı sürekli takılıp sendelediğim, altı yaşındayken pantolonuma takıldığım gibi - mahcup
Sayfa 132 - ALTIKIRKBEŞ YAYIN
Hayatının devrelerle anlatılmasını isterdi Selim. Wilde devri, Gorki devri gibi.
Sayfa 368 - İletişim YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Son Gece
Mehmet dedi ki: O gecenin büyük bölümünü dışarıda geçirdim, yağan karın altında dolaştım. Hem kapalı kaldığım onca günün karanlık anısı otel odasında içimi daraltıyordu hem de omuzlarıma biriken karlara, yerdeki buza, insanın ciğerine dolan soğuğa aldırmadan el etek çekilmiş tenha sokaklarda "Neden Ludmilla?" sorusunun cevabını arıyordum. Çığırından çıkmış hayatımda, soğuk bir Grozni gecesinde bu sorunun cevabını bulamayacağımı bile bile saatlerce yürüdüm.
Sayfa 272 - DK (Doğan Kitap)
Luther'de Numinous
Bu ilahi manzara şiddetle gelip boyunduruğu altına aldığında ruh, acziyet içinde öyle bir elem duyar ki nefesi, takati kesilir, duyular ve can karanlık, bilinmez bir yükün altındaymışçasına öyle bir çile çeker, öyle öldürücü bir korku duyar ki ruh huzur için ölümü tercih eder.
Sayfa 141 - Aziz Jhon Cross
Reklam
İkinci Kısım Birinci Perde
Sen çeşitli şeyler tarafından hafifçe kuşatılmışsındır. Uyku bir kabuktur, at onu üstünden! Kalabalık şüphe duyarak yanından uzaklaşırsa, ona karşı diren. Anlayışlı ve çabuk hareket eden asil bir ruh, her zorluğu yenip başarılı olabilir.
Sayfa 138
Birinci Kısım (Sessizliğin Üstünde)
Beni öldürdünüz. Sizi piçler, beni öldürdünüz! Güneş hâlâ sıcakken, ben ölüyorum!
Sayfa 44 - Akılçelen Kitaplar
496 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yolda
YoldaJack Kerouac
8/10 · 1.646 okunma
Fakat mutluluk ve neşe insanı nasıl güzelleştiriyor! Yürek sevgiyle nasıl da kaynıyor! Sanki kendi yüreğini alıp başkasının yüreğine dökmek istiyorsun. Mutluluk nasıl da bulaşıcı!
Sayfa 42 - Kültür Yayınları
Reklam
Ah dostum, Neal, üzgünüm, sana karşı şimdiye kadar hiç böyle davranmadım. Artık beni tanıyorsun. Kimseyle fazla yakın ilişki kurmadığımı biliyorsun. Ne yapacağımı şaşırıyorum. Bazı şeyleri elimde bok parçası tutar gibi tutuyor ve nereye koyacağımı bilemiyorum. Unutalım gitsin.
Sayfa 246 - Siren Yayınları
Neden artık Lüksemburg parkına gelmiyor sanki? Nerede oturuyor? Ruhunun adresini bilmemek ne korkunç... Ey aşktan acı çekenler, sevmekten vazgeçmeyin. Durmadan sevin, aşktan ölmek, aşkla yaşamak kadar asildir.
Sayfa 295 - İskele Yayıncılık
Meltem Sakızı
"Sakız mı satıyorsun?" "Alacak mısın?" diye sordum. Yine boynuma tırnaklarını batıracak diye korkuyordum. "Param yok ki!" dedi. "Sabah buradan kimse geçmez. Niye burada duruyorsun, çocuk bahçesinin oraya gitsene." Cevap vermedim. "Sakız, sakız, diye bağırmazsan satamazsın!" dedi. Bağırmadım. O da minibüse yaslandı. Bekledi. Ayağıyla toprağı eşeledi. Toz kaldırdı. Kimse sakız almadı. Öğle olunca karnım acıktı. Yemek yemek için eve gitmeye karar verdim. Öğleden sonra gelip yine duracaktım. " Kutunu niye boşu boşuna götürüyorsun, minibüsün altına saklasana. Nasıl olsa yine geleceksin." dedi. Eğilip minibüsün altına koydum kutumu. Ağlayacak gibi oldum. Eve giderken ağlamaya başladım.
Sayfa 17 - İletişim Yayınları
O gün, Eyüp sırtlarında gezerken, iki yanında uzun selvi ağaçlarının dizili olduğu, yığma taşlarla örtülü alçak bir duvarla çevrelenmiş eski bir mezarlığın yanından geçiyorlar. Eski ve uzun ezan seslerinin yanından geçiyorlar. Eskiden, sevdiklerini uzağa göndermeye kıyamayan mahallelilerin ölüleriyle koyun koyuna yattıkları alçakgönüllü mahalle mezarlıklarının yanından geçiyorlar. O iki yanı, aralarında salkım saçak otların boy verdiği yığma taşlarla örülü, iki yanı uzun selvilerin koyu gölgeleriyle ve yabani otların başıboş yeşilliğiyle kuşatılmış, Boğaz'ın tuzlu rüzgarlarını saklayan sık ağaçlı koruluklara doğru kıvrıla kıvrıla tırmanan o dar patika yoldan, eski ölülerin yeni hayatlarının yanından geçiyorlar. Ölümün Müslüman huzurunun yanından geçiyorlar.
Sayfa 158 - Metis Edebiyat
Velhasıl...
... Bu çok normal. Bu çok normal çünkü tüm yaşamı boyunca sadece doğduğu ve öldüğü anda masum olur insan. Arası ise kötülüğün içindeki iyiliği ararken iyiliğin içindeki kötülükle yüzleşmekten başka nedir ki. İşte bu yüzden doğduğu ana aittir insan. İşte bu yüzden doğmak ölmektir aynı anda. Çünkü her canlı ölmeye doğar. İşte bu yüzden bir insanı ancak en masum olduğu anda öldürebilirsiniz. İşte bu yüzden her doğum bir ilktir ve yine işte bu yüzden her ölüm biriciktir ve daha önce de dediğimiz gibi bir şeyin ilk defa olmasının ilk sonucu hiçbir şeyin aynı kalamayacak olmasıdır. Böyledir çünkü öyledir.
Sorular
Her insanı harekete sevk eden bir soru olduğuna inanırım. O kimseyi geceleri uyanık tutan bir soru. Bir adamın sorusunu ne kadar anlarsan o adamın kendisini anlamaya da o kadar yaklaşırsın.
Sayfa 1103 - AlveronKitabı okudu
Reklam