ŞAFAK ÇALIK

ŞAFAK ÇALIK
@Lensta
“Kalabalıkta hakikat yoktur”. KİERKEGAARD
Reklam
Doğanın Diyalektiği
“Korkma sadece toprağa gideceksin,sonra toprak olacaksın ,sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin ,oradan özüne ulaşacaksın,çiçeğin özüne bir arı konacak, belki.... belki de o arı ben olacağım”. Eşkiya filminden.
SİYASET ve DİN “Her devrin hakim düşünceleri o dönemin egemen sınıflarının düşünceleridir “der Marx. Bir Toplumun iktisadi alt yapısı ( maddi üretim ilişkileri) aynı zamanda kamusal söylemi, din , sanat , felsefe ,eğitim ,hukuk gibi kültürel üst yapısını da üretir .Dinin Türkiye’de özellikle sol kesimin aleyhine yönelik propaganda ve ajitasyon aracı yapılması ancak bununla izah edilebilir .Türkiye sosyokültürel anlamda muhafazakar feodal moral değerleri ağır basan bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda din Türkiye’nin konjonktürüne uygun,kitlelere politik emellerin önemli bir taşıyıcısı ve çimentosudur. Dini öğretilerin çözüldüğü ,kamusal alandan bertaraf edildiği batılı modern toplumlarda ise din yerini ;sanat felsefe , eğitim, vb.kurumlara ,subjektif tarih anlatılarına bırakmıştır. Örneğin:diyalektik düşünce tarzının yerine, yapı sökümcü postmodern felsefe ve düşünce yönteminin , Batı’da ki akademik kürsüleri istila etmesinin nedeni ve sınıf siyasetinin yerine ikame edilen kimlik siyasetinin(feminizm, LGBT, ekolojik hareketler vb.)liberal neo liberal çevrelerce desteklenmesinin nedeni de budur ve Sorosçuluk bunun praksisidir.

Reader Follow Recommendations

See All
İlkeler ve fikirler dışarıdan zorla dayatılamaz, onlar doğaya , toplumlara , tarihe ve bilime uydukları ölçüde doğrudur , bu kural materyalist ( bilimsel) kavrayışın ve ilerlemenin temelini oluşturur. Bu bağlamda her türlü dini otorite,bilim ve inovasyon çağında yaşayan toplumların konjonktürüne aykırı arkaik yapılardır. Bilimsel epistemolojilerin kıt olduğu ,yoksulluğun, salgınların , yıkıcı doğal fenomenlerin Tanrı tarafından tasarlanan kaderin sonuçları olduğuna inanılan çağlarda dinler bir miktar toplumların moral değer yargılarına ve yaşam tarzına uyduğunu söyleyebiliriz zira o dönemlerde insanlığın karşı koyamadığı olaylar karşısında bir dine , Tanrı’ya ve cennet ümidini diri tutacak bolca duaya gereksinimi vardı fakat artık bunlar batıldır hiçbirine gerek kalmamıştır, çünkü insanlık bu olgular karşısında eskiye göre daha az çaresizdir. Son tahlilde; bilimle örtüşmeyen dini öğretiler günümüz bilim dünyasında ne bir devlet aygıt biçimi ne bir toplumsal yaşam düzeni ne de bir hukuk sistemi olamazlar. Onlar ancak öznenin özel hayatına ve vicdanına ilişik ,maddi varoluşu aşmanın bir yolu olabilir , olmalıdırlar da. Buna sekter tanrıtanımazlar dışında kimsenin itiraz ettiği de yoktur.