"Ellerimi saçlarıma geçirdiğimde korkudan dizlerim ve ellerim titremeye başlamıştı. Tırnaklarımı yüzüme geçirdiğimde aklımı kaybedecek gibiydim. Öyle bir tuzaktı ki hangi tarafa dönsek elimize kan buluşacaktı, hangi tarafa ilerlesek birisini kaybedecektik. O tuzakta adım atsak bile bir mayına basacak gibiydik."
"Hiçbir zaman o sana yardım etmedi, biliyorum."
"Etti."
"Evet, cümleleri tamamen yalan olabilir ama ben büyürken bana yardım etti."
"Nasıl yardım etti?"
"Beni sokaklara bırakarak," dedi. "Beni o sokaklarda yaşamaya alıştırarak. Beni, bana unutturmaya çalışarak." Bana dönüp kendisini gösterdi. "En önemlisi, beni bir babanın sevgisinden mahrum bırakarak birçok şeyi öğretti."
"Ben senin gibi bakamıyorum bu olaylara. Her kötülüğün içinde iyi bir sonuç vardır ama o sonu yüzünden başkalarını affetmem."
"Afetmekten korkma," dedi sakin bir sesle. "Affettiğin insanları unutmaktan kork."
"Böyle bir cümle kuruyorsun ama anneni hiçbir şekilde suçlamıyorsun, değil mi? Ya da babanı. Çünkü kendi içinde onların hep bir nedenleri olduğuna inanıyorsun."
"Eskiden böyleydi,"
"Eskiden, kendini öldüren anneme de beni hiçbir şekilde kubullenemeyen babama da öfke duyamıyordum ama şimdi öyle değil. Öfkeliyim, kindarım hatta nefret besliyorum çünkü benim böyle bir insan olmamın suçlusu, beni hiçbir şekilde istemeyen ailem. Onlar olsaydı ben böyle bir kadın olmazdım."
"Lütfen insanları küçümserken iki kere düşünün olur mu?" diye mırıldandım.
"Söylediğiniz gibi kimsesiz çocukların bazen büyüdüklerinde de oyuncağa ihtiyaçları vardır, siz bir erkek çocuğunun elinde oyuncak oldunuz beyefendi, tebrikler."
"Yaşadığı hayatın renklerini fark etmeden karşısındaki duvara doğru yürüyor çünkü o duvarda ışık var. Tek bir renk bile olsa, o ışık onu cezbediyor. Neden mi?" Başını adamlara çevirdi.
"Çünkü gölgesi daha fazla belirginleşecek, o duvar ona biraz daha gerçek hissettirecek."
"Haykırmak istiyordum, ayaklarımı yere vura vura onu yetiştirenin sadece kendisini olduğunu söylemek istiyordum; kötü kalplerinden kilometrelerce uzakta olduklarını onlara haykırmak istiyordum."
"Ama ne olursa olsun okuyamayacağınız duygular da vardır; ne olduğunu bilemeseniz de sizi kemiklerinize kadar titretip yutkunmanıza neden olacak duygular. İsim koyamazsınız ama nefesini daima hissedersiniz."
"Bir insanın gözlerinden okuyabileceğiniz duygular vardır: korku, endişe, öfke, nefret: mutluluk, sevinç, heyecan, sevgi. Bunlar okunması en basit duygulardır çünkü gizlenmesi fazlasıyla zordur."