Luthien

“Sahi masanda Prens Henry'nin vudu bebeği yok muydu?” “Ne bebeğinden bahsediyorsun?” “Yoksa üzerinde Prens'in fotoğrafı olan bir dart tahtası mıydı?” Alex, yere sağlam basabilmek için bacağını sandalyeden indirdi. Kızmış bir şekilde kollarını önünde bağladı. “Kapağında Henry'nin olduğu bir dergi vardı sadece. O dergiyi alma sebebim de içinde benimle alakalı bir haber olmasıydı. Onun kapakta olduğuna dikkat bile etmemiştim.” “Bir saat boyunca dik dik baktın dergiye.” “Yalan,” dedi Alex. “İftira.” “Sanki düşünce gücüyle Henry'yi ateşe vermeye çalışıyormuş gibiydin.”
Reklam
"Neden buradasın?” "Çok yakın bir aile dostumu hiçbir art niyet olmadan ziyaret edemez miyim yani?” “Boş yapma,” Alex elini göğsüne koydu. “Kalbimi kırıyorsun.” “Tükettin beni.” “Hayran ettim.” “Güvenliği ararım.” “Öyle olsun.”
Kensington Sarayı'nın önünde Alex, Henry'nin telefonunu elinden kapıp kraliyet mülküne zarar verme suçundan özel korumalar tarafından uzaklaştırılmadan rehbere kendi numarasını ekledi. Bir araç, onu kraliyetin özel pistine götürmek için bekliyordu. “İşte,” dedi Alex. “Numaram bu. Madem buna devam edeceğiz, yardımcıları araya sokmak insana kafayı yedirtir. Mesaj at bana yeter, bir yolunu buluruz.” Henry şaşırmış bir ifadeyle bir süre ona baktı. "Adamın hiç arkadaşı yok herhalde," diye düşündü Alex. “Tabii, teşekkürler.” “Umarım gecenin üçünde, "Uyudun mu?" diye bir mesaj almam,” dedi Alex ve Henry kahkahayı patlattı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Artık lanet canını tehlikeye atmasan olmaz mı?"
"Peki ya Hoth? İnsanların, başka üçleme filmlerin en karamsar, en ağır olanına İmparator diye benzetme yapmalarının bir sebebi var." "Evet, doğru olabilir ama mutlu sonların bir önemi yok mu?"
Reklam
Reklam
2.124 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.