Murat

Murat
@M_u_r_a_t
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
8 Haziran 1974
107 okur puanı
Ağustos 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Aşk kafiyeleri
Aşk vardır, acıdır; aşk vardır, haz. Ne, her şeye "eyvallah”tır aşk, ne de tamamen naz. Bazen onun için her şeyi terk etmek aşktır, bazen onu terk etmek. Bazen koşa koşa gelmek, bazen arkana bakmadan gitmek. Bazı aşklar kavuşmakla biter, bazı aşklar kavuşunca başlar. Bazen ard arda övgüler düzmektir aşk, bazen boyuna serzenişler. Bazı aşklar mutluluğun yoludur, bazıları mutluluğun sonu. Bazen yıllardır aradığın cevaptır aşk, bazen ömür boyu cevabını arayacağın soru. O çok bildiğin şiir de aşktır, senin yazdığın yepyeni şiir de. Bazen ıssız bir adada yaşanabilir ancak, bazen kalabalık bir şehirde. Bir aşığa göre hayatta sadece aşk vardır, bir başkasına göre dünya aşkla dardır. Aşk hem bir ezberdir, aynı şeyleri söyler durursun. Ama aynı zamanda herkeste bambaşka aşk tanımları bulursun. Aşk hakkında yeni bir şey öğrensen bugün, yarın yanıldığını düşünürsün. Tam artık her şeyi biliyorum dediğinde tekrar yanılırsın. Koca bir yanlış anlamaya da aşk diyebilirsin, kusursuz bir yuvaya da. Bir anlık bir anıya da konu olabilir, senelerce süren bir davaya da. Yıllar boyu sevdiğini sanıp yanılmak da mümkündür, ömür boyu fark etmeden sevilmek de; yıllarca peşinden koşmak da muhtemeldir, bir anda geri çekilmek de. Hiçbir şeyin engel olamayacağı kadar aşık olup, en ufak bir şeyde biten de aşktır. Sürekli sallantıda yürüyüp, gittikçe alevlenen de aşktır. Aşk belki sadece sen ve odur. Ama aşk ne sensindir, ne de odur.
Reklam
Bitmemiş veda
Hâlâ bakarım gözlerine gizli gizli utana sıkıla yüreğim hâlâ ısıtır uzaktan uzağa ellerimi ellerin hâlâ ıslaktır kirpiğin hiç zaman geçmemiş gibi hâlâ yürür gibiyimdir seninle ve yorulur gibi, akşam olmuş hüzünlenmişim gibi hâlâ kahvedir dudağımdaki ısınır içim senden yeni ayrılmış da otobüse biner gibiyim hâlâ fotoğrafını henüz yırtmamış gibi henüz özlem şiirlerini yazmamış gibi gizli gizli bakarım gözlerine yüzüm hâlâ kızarır ellerim hâlâ titrer henüz telefonlar susmamış gibi mektuplar kesilmemiş gibi hâlâ bakarım gözlerine utana sıkıla yüreğim gizli gizli
Cihat-gpt'ye göre
Gabriel García Márquez'in *Yüzyıllık Yalnızlık* romanındaki ensest ilişkiler, romanın tematik derinliği ve karakterlerin psikolojik yapılarıyla yakından ilişkilidir. Ensest, romanda tekrar eden ve kuşaklar boyunca devam eden bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bu ilişkiler, romanın ana temaları olan kaderin kaçınılmazlığı, yalnızlık, aile
Cihat-gpt'ye göre
Gabriel García Márquez'in *Yüzyıllık Yalnızlık* romanındaki "Günlerden Çarşambaydı diye sayıklıyordu" ifadesi, romanın sembolik ve büyülü gerçekçilik unsurlarıyla dolu yapısında anlamlı bir yere sahiptir. Bu cümle, genellikle karakterlerin kaderi, zamanın döngüselliği ve monotonluğu ile ilişkilendirilir. Anlamı: 1. Zamanın Döngüselliği: Roman, zamanın lineer değil, döngüsel olarak algılandığı bir dünyada geçer. Çarşamba günü, bu döngüselliğin bir sembolü olabilir. Sürekli tekrar eden olaylar ve kuşaklar arasında tekrar edilen hatalar, zamanın sabit bir günde durduğu izlenimini verebilir. 2. Monotonluk ve Rutinin Sembolü: Çarşamba, haftanın ortasında yer alan sıradan bir gün olarak, karakterlerin hayatlarındaki monotonluk ve rutini simgeleyebilir. Bu sayıklama, karakterin zihinsel bir döngüde sıkışıp kaldığını ve hayatının aynı kalıplar içinde sıkıştığını gösterebilir. 3. Kaos ve Anlam Arayışı: Sayıklama, karakterin zihinsel kaosu veya bir anlam arayışını da simgeleyebilir. Roman boyunca, karakterler sık sık kendi geçmişlerine ve geleceklerine dair bir belirsizlik içinde kalır. Çarşamba günü üzerine sayıklamak, bu belirsizlik ve anlam arayışının bir yansıması olabilir. Márquez'in büyülü gerçekçilik tarzında, böyle ifadeler genellikle belirli bir sembolik anlam taşır ve romanın genel temalarıyla derin bir bağlantı kurar. Bu cümle de romanın genel atmosferi ve karakterlerin ruh halleriyle yakından ilişkilidir.
Cihat-gpt'ye göre
İsmet Özel'in "evi Nepal'de kalmış Slovakyalı salyangozdur ruhum" ifadesi, şiirsel ve metaforik bir anlatım içerir. Bu tür ifadeler genellikle okuyucunun kişisel yorumuna açık olmakla birlikte, bazı olası anlamlar çıkarılabilir: 1. Köklerinden Kopmuşluk: "Evi Nepal'de kalmış" ifadesi, kişinin köklerinden, ait olduğu yerden uzaklaştığını ve kendini yabancı hissettiğini ima edebilir. 2. Yavaş ve İstikrarlı Yolculuk: Salyangoz, yavaş hareket eden bir canlıdır. Bu, kişinin hayat yolculuğunda yavaş ama istikrarlı ilerlediğini gösterebilir. 3. Kültürel ve Coğrafi Uzaklık: Slovakya ve Nepal, coğrafi ve kültürel olarak çok farklı yerlerdir. Bu, ruhun bir karmaşa veya zıtlık içinde olduğunu, farklı kültürel ve coğrafi unsurlar arasında sıkışıp kaldığını ifade edebilir. 4. Yolculuk ve Arayış: Ruhun, kendini bulma veya anlam arayışı içinde olduğunu, bu yolculukta farklı deneyimler yaşadığını anlatabilir. Özetle, bu ifade kişinin kendini bulma sürecindeki zorluklarını, yabancılaşmasını ve yavaş ama sürekli ilerleyişini sembolik bir dille anlatıyor olabilir.