Sevmek sevgilinin bütünlüğünü kabul etmektir: Sevgilinin neyse tam da o olmasına izin vermektir. Birini ya da bir şeyi sevmek onun öyle olmasına meydan verme kararıdır; onun, mükemmelleştirilmiş, yeniden kurgulanmış ya da formlar dünyasına taşınmış haliyle değil, halihazırda nasılsa öyle sevilmeye değer olduğunu olumlamaktır. Bu "sevdiğim kişi zaten mükemmel" demek değil, "onu yetersiz, nefret edilesi ya da komik bulsam bile seviyorum" demektir.
Ancak makamlar her zaman adanmıştır, bu nedenle de bünyelerindeki ikiyüzlü, kararsız ve yarım yamalak bir “egoizmin“ fazlaca bulunması şaşırtıcı değildir.
Yaşama inancım kalmasa da, sevilen kadından, evrenin düzeninden kuşku duysam da, her şeyin cehennemsi ve lanetli bir kargaşadan başka bir şey olmadığına inansam da yaşardım yine...