bazen okuduğu kitaplardan güzel alıntılar yapanları görünce profillerine girip bakıyorum. hiçbir kitap incelemesi yapmadıklarını görünce istemsizce üzülüyorum. buraya sadece ya kendine not olsun diye yazdıklarını düşünüyorum ya da laylaylom takılmak olsun diye. ilkine saygı duyuyorum ama diğeri üzüyor beni. üç cümleyle bile olsa bir şeyler "inceleyenleri" ise çok değerli buluyorum. emek verdikleri için, bazen hiç beğenmesem bile iki tıkla çabalarını desteklediğimi göstermeye çalışıyorum. kitabı beğenip bişeyler yazmış işte diyorum, daha ne yapsın ki?...
Hem Sançar hem de Darendelioğlu, Nazım'ın şiirlerinde "kızıl" sözcüğünü sıkça kullanmasından yola çıkarak onun soyadı seçimiyle de ilgili bir iddia öne sürerler. Buna göre narın rengi kırmızı olduğu için, Nazım narın tersi olan "ran" sözcüğünü kendisine soyadı olarak seçmiştir.
Türk sağının önemli ideologlarının aynı zamanda edebiyatçı kimliklerinin de olması antikomünizmle edebiyat arasındaki ilişkiyi daha da çarpıcı hale getirmiştir. Türkçü faşizmin baş idioloğu Nihal Atsız ve Türkiye islamcılığının baş ideoloğu Necip Fazıl Kısakürek, aynı zamanda birer romancı ve şairdirler. Romanlarında ve şiirlerinde doğrudan antikomünizme rastlanmasa da siyasi yazı ve polemiklerinin merkezinde hep antikomünizm olmuştur. edebiyatçı kimliği ideolog kimliğinden daha baskın olan Peyami Safa da Nihal Atsız ve Necip Fazıl'a benzer şekilde edebi ürünlerinde değil ama gazete/dergi yazılarında ve polemiklerinde şiddetli bir antikomünizmin "has" örneklerini vermiştir.
Sağcılığın bütün biçimleri kapitalist toplumların esas çelişkisi olan sınıf çelişkisinin üzerine kültürel kutuplaşmaları ve çelişkeleri örtmeyi hedefler ve Türk sağı için de aynısı geçerlidir. Türk sağına göre zaten Türkiye'de batılı anlamda sınıflar ve dolayısıyla sınıf mücadelesi yoktur...Dolayısıyla düzen karşıtı söylem de sınıfsal değil kültürel bir eksene yerleştirilir ve kapitalizm eleştirisine ancak kıyılarda köşelerde bir yerde ve adet yerini bulsun kabilinden diyebileceğimiz şekilde rastlanır. O eleştiride de hiçbir şekilde gerçek anlamda bir düzen değişikliğinden söz edilmez, kapitalizmin ve sosyalizmin dışında üçüncü bir yolun olabileceği söylenir ama o üçüncü yol eninde sonunda kapitalizme çıkar. Ayrıca devlete metafizik bir gözle bakıldığı, devlet kutsal olarak görüldüğü için, onun sınıfsal karakteri sessizce geçiştirilir.
Fincanın içine rakıyı koyduk. gözünden bir damla yaş düştü, berrak keskin kokulu suya. göğsüne vurdu.
- Bu yürek, bizim yüreğimiz, bir tahtası eksiklerin yüreğidir, dedi.
Cogito, ergo sum!
Unamuno'nun okuduğum ilk kitabı bu. Behçet Necatigil çevirisi olduğu için okumak istemiştim sadece. Usta boşuna çevirmemiştir nasılsa diye düşünmenin de rahatlığı vardı kuşkusuz. Öyle de oldu.
Çağdaş İspanyol edebiyatının klasiklerinden olmasının pek çok sebebi var. Lorca, boşuna "ilk İspanyol" dememiş Unamuno