Şerif abi

Şerif abi
@Madsoul
Bütün duvarlar iki anlamlı ve iki yüzlüdür. Neyin içerde neyin dışarda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıdır."
Lisans
Dıyarbakır
58 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler . Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin biçimde katılabilmeyi tanımlar. Bu insanın kendi sorumluluğunu, bir başka deyişle hayatına anlam katma sorumluluğunu içerir.Sorumluluğunu üstlenen kişi özgürdür. Özgür insan daha az korkar, onun için sevebilir
Reklam
"İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür." İbn-i Haldun
Zaman sadece ilacı olmayan şeylerin ilacıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Her şey nasıl da tersine dönmüş.Katiller masumları yargılıyor...” -Charles Dickens
Biri tarafından sevilmediğinize dair en ufak bir şüpheniz ya da hissiyatınız varsa cidden sevilmemişsinizdir. Sevgi nettir, acaba dedirtmez.
Reklam
İyi adamlar yalnızlıktan ölüyor, iyi kadınlar ise kötü adamların balkonundan gökyüzüne bakarken _Dostoyevski_
Düşündüğünü söylemekten korkmaya başlarsa bir kişi, düşünmekten de korkmaya başlar.. - Vedat Türkali -
Gözleri açılırsa körün, öyle fena şeyler görür ki yeryüzünde: beddua eder kendisini iyileştirene. Friedrich Nietzsche
Oblamov Gonçarav'un kitabındaki şu cümleyi okuduğumda, iki üç kere tekrar edip not almıştım "Batıda hayaller gerçekleştirilmek için kurulur, Doğuda gerçeklerden kaçmak için" Coğrafya tamda bu yüzden kaderdir. Aksi gibi düşünen varsa, en son kurduğu hayali tekrar gözden geçirsin.
“İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.” Jean-Jacques Rousseau
Reklam
Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir. Bir tutumdur. Kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek kimseyi seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir. Karl MARX
Ömür Hanım
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür Hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış. Böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir?
Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı duygusuzlugun, bilgisizliğin, tembelliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen cok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor; yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen? Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar.
Minervanın baykuşu alacakaranlıkta ucar.. (Hegel) Toplumsal realiteler kendi zamanında anlaşılmaz. Ne zaman ki yönetimdeki iktidar güç kaybetmeye başlar o zaman bu baykuş kendisini gösterir.
Richard Dawkins yıllar önce şöyle bir tespitte bulunmuştu: Dünyadaki bütün Müslümanların aldığı nobel ödül sayısı, Cambridge Üniversitesinin Trinity Kolejinde mezun olan öğrencilerinden aldığı nobel ödülü sayısından azdır. Yani o kadar koskaca ülke sadece bir kolej kadar düşünebilen adam çıkaramıyor. Sebebi bence şudur;mesala bir grup öğrenciye test verdiginizi düşünün ve cevaplarıda veriyorsunuz. Genel olarak öğrenciler bu testleri çözer mi ? Hayir çözmezler. Aynı bunun gibi çocuklara herseyi tanrı yarattı diyerek evrendeki bütün soruların cevabını veriyorsunuz. Dolayısıyla çocuklar evren ve yaşama dair hiçbir seyin üstüne düşünme gereği duymuyor. Merak duyguları köreliyor ortaya hiçbir şey üretemeyen sürekli tüketen zihinler ortaya çıkıyor. Neticede zeka dediğimiz şeyin yakıtı merak ve öğrenme hazırdır. Hazir cevaplar merak duygusunu öldürür zihni tembellestirir. Bir kafada soru işaretinin oluşmaması o kafada cevabın oluşmamasından daha kötüdür. Çünkü zihin o durumda kendini tekrarlama yada durma noktasına gelir. Müslüman toplumlar bu anlamda kötü bir şöhrete sahiptirler kendileri soru sormadıkları gibi soru soran zihinleride sürekli bastırmışlar ve ortaya böyle derinliği olmayan yüzeysel zihinler çıkmış. Bu sistem bu haliyle kendi kendini ısıran yılan gibi ağzındakini ne yutabiliyor ne de tükürebiliyor.
Kendini seven insanların güzelliği ile konuşacağız. Kimsenin sevgisi kimseye bağış olmayacak. Dünyanın bütün dillerinden şarkılar okuyacağız. Bütün dillerin acısını, sevincini canımızda duyacağız. Şarkılarımıza toprak katılacak; taşlar dinginliğini verecek sesimize; gökyüzünü binlerce kanatla donatacak gözlerimiz. Irmaklar yalnız dışımızdan akmayacak. Doğadaki her varlık kendi mucizesine katacak bizi. Akşamlar ikinci güneş olacak sokaklarımıza. Ellerimiz kimseyi yalnız bırakmayacak. Çocuklarımız bir daha doğuracak bizi. Tek yalnızlığımız aşk olacak. Erkeklerimiz sabahtan dingin; çaresizlik kadınlarımızı terk edecek. Bütün bir ülke özür dilemeyi öğreneceğiz. Lunapark palyaçolarından başka üniforma kalmayacak dünyada. Güzel anılar kadar güzel olacak ölüm… ‘Arabasını yıldıza bağlamış’ birisinin yalnızlıklarımı bunlar? İyimserlik mi? Bir kalabalık reddiyesi? Uyumsuzluk kışkırtıcılığı? Bir devrim taslağı belki; bir eşitlik tasarımı. Bir hayal denemesi, güven duygusu için. Kolay ve küçük şeylerin rahatsızlığı. Bencilliği utanca çevirme girişimi. Gelecek zamanlar kalbinin acemi fotoğrafı. Başkalarına paylaştırılmış yüzlerce ‘ben’ sevinci. Bir ironi, gücün boyalı şiddetine. Sınırları küçümseme zenginliği. Ait olma duygusu ile aykırılığın birbirini sevmesi. Büyüklenmenin küçük düştüğü bir genişlik. Başarının hasat şenliği.. Yalnızlık… Seni bir gün biz seçeceğiz. O zaman güzel olacaksın ŞÜKRÜ ERBAŞ Yalnızlık Heceleri..
Reklam
Kimden nefret ettiğini dahi bilmeyen, öyle öğretildiği ezberletildiği için nefret eden nefret edecekleri dahi başkaları tarafından seçilenlerden daha acınası bir insan türü yoktur..
Bilmiyorum, neden 'At soylu hayvandır, güvercin güzeldir.' derler? Ve neden hiç kimse yarasayı kafese koymuyor. Yoncanın ne eksiği var kırmızı laleden. Gözleri yıkamalı, başka türlü görmeli. Kelimeleri yıkamalı. Kelime rüzgar olmalı, yağmur olmalı. #SohrabSepehri
" Şeytan yalnızca sunar, insan isterse seçer." Oscar Wilde
İşleyebileceğiniz en büyük günah, başkasından nefret etmek değil, ona kayıtsız kalmaktır. İnsanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır.. | Bernard Shaw |
Hayat bir yapbozun parçalarını birer birer yerine yerleştirmeye benziyor. Kimi daha ilk parçayı bile yerine koyacak imkânı bulamaz; kimi birkaç parçayı hızlıca yerleştirdikten sonra geri kalanların yerini bir türlü bulamaz; kimi yarısını tamamladıktan sonra ağırdan alır ve bir daha tamamlamaya fırsat bulamaz; kimisi tamamladıktan sonra yaşadığı