Üzerine bi kova su döküldüğünü düşun Seni öyle çarpabiliyor bazı kitaplar, hatta bittiğine inanamıyorsun beynin hâlâ sayfaların içinde geziyor kulakların uğulduyor gözlerin hala yeni uyandığın rüyaya devam ediyormuş gibi dalıyor bilincinin içerisine
--- Bu inceleme ufak tefek (belki de büyük) 'spoiler'lar içerebilir arkadaşlar. Sonra demedi demeyin:)---
Türkiye'de henüz herhangi bir Hasan Ali Toptaş kitabı okumamış 8 kişiden biri olarak, gerçek bir baskı ve endişeyle açtım kitabın kapağını...
Artık bu buluşma gerçekleşmeli, ben de ortamlarda herkes gibi Hasan Ali Toptaş konusu açıldığında
kitabı dün bitirdim.Evet ,incelemenizi takdir ediyorum.Zira okurken benim de bahsettiğiniz detaylarda fazlasıyla gözlerim ve mantığım tırmalandı.Daha iyi olabilirdi dediğiniz gibi fazlaca yazar tembelliği vardı kitapta.
Teşekkür ederim yorumunuz için... Yazarın çok daha iyi kitapları var tabii ki ama bu kitabında maalesef bu sorunlar pek çok okur tarafından gözle görünür bir şekilde fark ediliyor... Keyifli okumalar dilerim...
- kolundaki yaralar efendim?
-tutunurken öyle oldu olric.
-ya yüreğindeki yaralar efendim?
-tutulurken öyle oldu olric.
-peki ya gözlerindeki suskunluk ne efendim?
-hiç dokunma, sus olric.
-sustum efendim...
Dosto'nun bir önceki romanı Kumarbaz'ın yazılma hikayesi, bu büyük yazara ucundan, kıyısından dokunan herkesin bilgisi dahilindedir. Budala romanı da yine para karşılığı bir dergiye verdiği söz nedeniyle başladığı romanlarından biridir.
Kumarbaz romanını teslim eden ve romanı bitirmede kendisine yardımcı olan stenograf Anna ile evlenen Dosto, hem
İncelemelerin çok iyi, Kitapların doğuşunu ,yazarın kendisinin ülkesinin ve zamanın etkisiyle kitabın nasıl doğduğunu bütünüyle ele alıyorsun ,tebrik ediyorum