Kitap Meursault adında bir gencin annesinin ölümüyle başlıyor. Başlarda bu konu önemsiz bir konu gibi işleniyor. Sonraları anlıyoruz ki asıl konu bu ölüm etrafında dönüyor. Toplum olarak bazı kalıplarımız vardır ve herkesin bu kalıplara göre yaşamasını isteriz ve bekleriz. Ölüm olduğunda acı çekmek doğum olduğunda mutlu olmak gibi. Kahramanımız ise bu kalıpları reddetmese bile o kalıplara göre yaşamıyor. Duygularını ifade etmiyor. Daha doğrusu bir şey hissetmiyor. Bu da onun toplum tarafından dışlanmasına sebep oluyor. Kadere inanır mısınız bilmem. Ama ben kesinlikle inanırım. Kahramanımız kötü bir zamanlama ve kader sonucu bir suç işliyor. Garip bir tesadüf garip bir kader. Sonrasında herkes üzüntü, pişmanlık ve başka bir insanı duygu beklerken o hiçbir şey hissetmiyor. Bu da onu mahkeme heyeti gözünde cani bir suçlu yapıyor.
Kitabı okurken nasıl bu kadar duygusuz olabilirsin diye o kadar çok kızdım ki ona. Sonra düşündüm neden bir insanı duyguları ya da duygusuzluğu yüzünden suçluyoruz ki. Herkes bir birey herkes özgür derken neden bizim gibi olmadığı için onu dışlıyoruz. Evet belki asla onaylamayacağımız şekilde hareket etti ve duygularını gizlemedi. Peki o bunu suçlu yapmaya yeter mi ? Bizim gibi hissetmeyen herkes suçlu olmaya mahkum mu ?
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,2bin okunma
İnsan gerçekten insanın canavarıymış. Güzel söylemiş Victor Hugo. İnsanın kana susamışlığı ve ilkelliği karşılıyor kitabın başında bizleri. Daha sonra kendi hayatında sessiz sakin bir şekilde yaşayan Cornelis ‘in eşi görülmemiş lale yetiştirmeye çalışması ve buna hayatını adamasını görüyoruz. Ama işte iyi olan her şey kıskanılır. Ve kıskançlık öyle bir duygudur ki bir kez kalbinize yerleştiği zaman adeta yuvarlanan bir kartopu gibi büyüyerek yolundaki her şeyi yıkıp geçer. Boxter tam olarak bize bunu gösteriyor. Cornelis ‘in iyi yürekliliği , inançları ,aşkı bizi öyle sarıyor ki kitaba başlayınca bitirmeden elinizden bırakamayacaksınız !! Ve Rosa sevgili Rosa… sen her şeyin en güzeline layıksın
Siyah LaleAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202113,8bin okunma
Başlarda okurken inanılmaz zorlanılan kim kiminle nerde ne yapıyor diye anlamakta zorluk çektiğim ama ilerledikçe bayılarak okuduğum bir kitap. Çocukken yaşadığımız travmaların tüm hayatımızı nasıl etkilediğini gözler önüne seren hoş bir eser olmuş. Canım C. Umarım aradığını bulmuşsundur
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
Uzun zamandır ilk kez bir kitabı okurken yoruldum. Dili yüzünden değil. Akıcı bir dil var ama konuşmalar virgül aralarına konulmuş. Kesme işaretleriyle ayrılmamış. Kim konuşmuş kim konuşmamış belli olmuyor. İlk 130 sayfaya yakın gerçekten çok yoruldum. Defalarca bıraktım. Belki de zamanı gelmemişti. Ama sonunda uzun uğraşlar sonrası bitirdim. Güzel miydi ? Evet güzeldi ama herkesin şiddetle oku bayılacaksın oku mükemmel dediği kadar değil bence. Kalbimin sıkıştığı çok yerler oldu kitapta ve kadın olmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha yüzüme tokat gibi vurdu sayfalar …
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,4bin okunma
İyi olmak için akla ihtiyaç yoktur… İnsan hayalleriyle yaşar. Bu kimimiz için güzel bir ev kimimiz için güzel bir araba ya da sıcak bir ailedir. George ve Lennie onlar da sadece hayalleri sayesinde ayakta durabilen kimsesiz ve gariban iki iyi yürekli işçidir. Parasızlık açlık ya da evsizlik hiç biri onları yıldırmıyordu. Çünkü bir hayalleri vardı. George kimseye muhtaç olmadan yaşayacakları bir çiftlik, Lennie ise sevip besleyebileceği tavşanlar hayal ediyordu... Kitap işçilerin hayalleri üzerine kurulu. Aynı zamanda ırkçılıkta vurgulanmış ve açık olarak belirtilmese de yine zenginin güçlü olmasa bile zayıfı ezebileceği anlatılmış. Kısaca ne diyoruz ; İnsandan hayallerini alırsanız geriye ruhu olmayan bir beden bırakırsınız. Yaşayan ölü bedenler…
